KÖŞE TAŞI REHA İLHAN
…BARIŞ İÇİN…KIBRISA ÇIKIYORUZ..
Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs ziyaretimde beni ağırlayan ve çalışmalarımı destekleyen Üniversiteydi.Kıbrıs adasında yaşayan Türklerin gurur kaynağı ve bütün Dünya’nın tanıdığı bir bilim yurdu.
Bu gün okuyacağınız çıkarma bilgileri işte bu Üniversitenin 2002 yılında düzenlediği Uluslar arası Kongresinde sunulmuştur.Çıkarma da görev alan SAT ve SAS komando gurubu komutanı Deniz Binbaşı Yılmaz Cengiz’in anı ve notlarına dayanmaktadır.*
“..Askeri harekatların en karmaşığı,komuta kontrolü ve koordinasyonu en güç olan bu tip harekatın “ön kuvvet harekatında” mayın tarayıcıların yanı sıra , su altı savunma (SAS) ve su altı taarruz (SAT) timlerinin faaliyetleri ön plana çıkar.Hücum birliklerinin ..başarısı önce mayın tarayıcılarının emniyetle kanal taramasına , daha sonra büyük ölçüde bu kanalda bulunan mayın,engel ,topuk vb. manilerin temizlenmesine bağlıdır…sahile kapak atamamış ve çıkamamış bir amfibi güç vurucu özelliğini kaybeder ve harekatın geleceği ciddi şekilde tehlikeye girer.17 Temmuz 1974 Çarşamba günü Çubuklu’dan hareket edecek olan servis otobüsü ,saat 17.35’te Kurtarma ve Sualtı komutanı tarafından verilen emirle durduruldu.Komutanı ziyaret ile herhangi bir emirleri olup olmadığını sorduğumda ,”Şimdi Deniz Kuvvetleri Komutanlığından emir aldım.Mersin’de her şey hazırmış,yalnızca sizin varışınızı bekliyorlar.Sen yanına yedi SAT ve üç SAS astsubayını alacak şekilde hazırlıklarını yap,” emrini verdi…Deniz Kurdu 2/74 tatbikatı ve Yenikale geçidinde görevli olan SAT astsubaylarını personel listesi üzerinde işaretledim.Görevliler dışında ki yedi SAT astsubayını seçip , birliğe dönmeleri için adreslerine kurye gönderttim.Beraberimizde bulunması gerekli avadanlık,silah ve cephaneyi planlamaya başladım.Kurtarma ve Sualtı Komutanı saat 19.00 da beni tekrar çağırdı ve “Biraz evvel Deniz Kuvvetleri komutanlığınca yapılan değişikliğe göre,bir subay ve yirmi astsubaydan kurulu bir SAT üniti ile bir subay ve dokuz astsubaydan kurulu bir SAS timinin göreve katılacağı emrini aldım.Sen hazırlıklarını bu değişikliğe göre yap.”…”saat 22.00 sularında eşim belki de hayatında ilk defa kullandığı askeri telefon ile ,”evde akşam yemeği soğudu ve çocuklar da uyuya kaldılar.Ne zaman geleceksin?” diye sordu.Kendisine bir eğitim için Mersin’e gideceğimizi ve iki üç gün içinde döneceğimizi söyleyerek telefonu kapattım…Yüklü kamyonlarla birlikte saat 22.55’te Çubukluya vardık.Sivil giysili SAT astsubaylarını Lumbarağzında tabura aldım.Toplam yirmi dört kişiydiler.Her hangi bir seçimi gerekli görmeksizin tabur sonunda ki dört astsubayı ayırıp,diğer yirmisine göreve gideceklerini söyledim.O anda ,görevden hariç tutulmuş olan astsubay Muzaffer Kandemir,”Binbaşım,görev için belirlenen astsubay Yılmaz Sünersoy’un eşi yarın ameliyat olacak.Bu bakımdan ,O’nun yerine ben gideyim,” dedi.Arkadaşlığın en üst düzeyde ki örneği olan bu davranış üzerine ,yerlerini değiştirmelerine izin verdim…Personel belirlenmesi bittiği anda ,Lumbarağzı nöbet binası içinden çıkan ve aynı zamanda SAT gurup Komutanlığına vekalet eden ..Yüzbaşı Ercan Yüce bana yaklaşıp,”Binbaşım ben de seninle geleyim,”diye istekte bulunduğunda ,kendisinden izin istediğim komutan,”Yüzbaşı ..Yüzbaşı Ercan Yüce bana yaklaşıp,”Binbaşım ben de seninle geleyim,”diye istekte bulunduğunda ,kendisinden izin istediğim komutan,”Yüzbaşı Yüce ,ikinci parti personelidir ve istediğiniz de uygun görülmemiştir,”cevabını verdiler……Akşam yemeğinden sonra ,bulunduğumuz barakada bir arada toplanabileceğimiz bir yer hazırlattım.Erlerin ders yaptığı bir kara tahtayı da bulduk.SAT üniti ve SAS timi personelinin eksiksiz katıldığı bu toplantıda SAT ünitinin çalışma yöntemlerini,görüşmeye açık olarak karatahta üzerinde açıklamaya başladım….Eğitim çalışmalarımıza devam ederken bir üsteğmen gelerek Çıkarma Birlikleri Komutanlığından çağrıldığımı haber verdiğinde saat 20.00 civarındaydı….Kapısını vurarak girdiğimiz komutan makam odasında,çalışma masasında Dz.K.K.lığı Harekat başkanı Tüm amiral Nejat Serim ve masanın önünde ki iki koltuktan birinde de Harp Filosu Komutanı Tümamiral Nejat Tümer oturmakta,diğer koltuk ise boş durumda idi.Oda da bulunan bütün komodor ve gemi komutanlarının tümü ise ayakta durmakta idiler.Harekat başkanı önünde ki boş koltuğu göstererek ,”Cengiz Binbaşım ,gel otur.Biraz sonra arkadaşlar niçin sana baş köşede yer verildiğini anlayacaklar,”şeklinde ki açıklamaları üzerine de ,boş koltuğun köşesine ilişip sebebini bekledim.Harekat başkanı Tümamiral toplantıda hazır bulunanlara,”Arkadaşlar ,Genel Kurmay Başkanlığından görevli ve yetkili olarak geldim.Yarın sabah (19 temmuz 1974) saat 07.30’da Mersin’den hareketle,kısmet olursa 20 temmuz 1974 günü saat 07.30’da Kıbrıs’a çıkarma yapacağız..Harekat başkanı her hangi bir gereksinimleri olup olmadığını sorması üzerine TCB Cerbe komutanı Bnb.Özdemir,”Komutanım,gerek biz ve gerekse Yunanlılar genelde Amerikan menşeli harp gemileri kullanıyoruz.Siluetleri aynı olan bu gemileri 2000 yarda yaklaşmadan borda numaralarını okuyup ,dost ve düşman olarak ayırmamız olanaksızdır.Bu bakımdan, karakol sahamıza dost gemilerin kesinlikle girmemesi sağlansın.Kontrol sahamızda ki bütün su üstü gemilerine hücum geliştirmemiz için izin verilsin,”dedi.Bu sahaların uluslar arası ulaşıma kapatılmasının imkansız olduğunu belirten Harekat başkanı ,”Sizin gereksinimleriniz nedir?” diye sordu.İki adet J-botunun yeterli olduğunu ….bir muhrip tarafından yönlendirilmelerinin uygun olacağını anılan muhribin gerektiğinde bize ateş desteği de sağlamasını ,ayrıca temizleyeceğimiz sahayı markalamak için 6 adet kırmızı renkli şamandıraya gerek olduğunu açıkladım.Göreve hazır üç J-botundan j-18 ve J-20 botları emrime verildi.TCG mareşal Fevzi çakmak (komutanı Dz.Kur.Yb.Atila Erkan idi) yönlendirme ve gerektiğinde ateş desteği sağlamak ile kırmızıya boyanacak 6 adet pusisi temin ile görevlendirildi.Çıkarma plajını öğrenmeyi istediğimde Tümamiral,”Çıkarma plajını,üst katta ki çalışma gurubuna katıl ve öğren!” dedi…..Hangi plajın kullanılacağının belirlenmesi amacıyla ,aydınger kağıdına işlenmiş bilgileri içeren istihbarat ek’i masa üzerinde ki harita üzerine yerleştirildi.Diğerlerine göre daha geniş olan plaj kısmında yalnız iki adet makineli tüfek mevzii görülürken,daha dar olan iki plaj bölgelerinde ise ayrıca top mevzilerinin de bulunduğu görülüyordu.Kısa bir görüşme sonucunda,yamaçlarında aynı isimli köyün de konuşlandığı ve Girne’nin 7.5 kilometre batı yönünde olan Pladini plajına çıkarma yapılmasına karar verildi.Haritaya son defa bakarak plajın Girne’ye göre konumunu ,makineli tüfek mevzilerinin yerlerini,yaklaşık 400 metre genişlikte ki koyun içinde bulunan yaklaşık 50 metre çapında ki küçük bir adanın pozisyonunu belleğime kaydettim.ve izin isteyerek çalışma gurubundan ayrıldım.Alt koridora indiğimde kendilerine rastladığım Harekat başkanı Tümamiral’e ,çıkarma plajını öğrendiğimi,rapor ile harekat öncesi hazırlıklar için zaman gereksinme duyduğumu ve alçak süratli değerlendirdiğim konvoya ,J- botları ile intikal seyrinde katılmamızı önerdim.Tümamiral ,”konvoyun hızı saatte 6 mil olacaktır.Siz hazırlıklarınızı bitirip,konvoya denizde katılın “ iznini verdiler.Bina dışına çıktıktan sonra,Yzb.Güller ile birlikte muhriplere ait vasıta motorlarının yanaştığı iskelede beklemeye başladık.Gece yarısına doğru iskeleye yaklaşan bir vasıtadan verilen 6 adet yeni boyalı pusisler ellerimizde ,yürüyerek astsubay gazino barakasına geldik.SAT –SAS astsubayları hava şartlarının uygun olmasından yararlanarak ağaçların,çimenlerin üzerine eğitim elbiseleri ile yatmış uyumuşlardı.Yzb.Güller’e uygun bir yerde dinlenmesini söyledim.
Çevre ışıklarının aydınlattığı bir ağaç dibine oturup,her zaman beraberimde taşıdığım not defterini de cebimden çıkartarak çalışmaya başladım.Olanak ve yeteneklerimizi göz önüne alarak ,bize verilmiş olan görevi en emin ve sağlıklı olarak nasıl yapabileceğimizi düşünüyordum.19 Temmuz 1974 Cuma sabahı saat 05.30’da yanıma gelen J-bot komutanları “muhabere koordinesini yaptıklarını ve bu konuda her hangi bir sorun olmayacağını “rapor ettiler.Kendilerine saat 08.00’de bulunduğumuz baraka yanında ki rıhtıma aborda olmalarını söyledim.Bütün gece makine hazırlık sesleri devam eden gemi ve deniz araçları ,gün doğuşu ile birlikte Mersin limanından ayrılmaya başladılar.Saat 08.00 sularında J-botlarının komutanlarını ve personeli akasya ağacının altında topladım.Önce görevimizi açıklayarak ,belirlediğim harekat tasarısının esaslarını özetledim….Görev bölümü ;J-18 botunda benimle beraber on SAT ve beş SAS astsubayının ,J-20 botunda ise Yzb.Güller ,dört SAS ve on SAT astsubayının olacağına göre düzenlenmişti.Harekat bilgesinde bir J-botunun muharebe dışı kalması durumunda diğer bot personeli aynı görevin tamamını yapacaktı.Harekat alanında tahrip düzeni hazırlanmasında bir gecikmeye meydan vermemek için, Mersin’den itibaren yapılacak seyir süresince tahrip kalıpları,fünyeleri dahil hazır duruma getirilecekti…..özellikle büyük yer tutan patlayıcı maddelerin( her bir bot da 10 ton) taşınma ve depolanmasında dikkatli davranılması gereği,aralıksız sürdürülen yükleme çalışması yaklaşık dört saat sürdü.Ancak saat 17.30’da J-botlarla Mersin’den ayrıldık.Alacakaranlığın egemen olduğu saat 20.00 sularında konvoya ve perde gemilerine ulaştık…..Ancak saatlerin 05.00’i gösterdiği bir zamanda henüz sahilin 10-12 mil uzağında bulunmamız dolayısıyla ,03.00’te plajın bir mil kuzeyinde olmamıza dayalı harekat tasarımın uygulanmasına olanak kalmamıştı.J-18 botunun J-20 botuna aborda olmasını emrettim.Anılan botta ki SAT astsubaylarını J-18 botuna , J-18 botunda ki SAS astsubaylarını ise J-20 bünyesinde ve konvoy yakınlarında kalmalarını ,bizim J-18 ile görevi tamamlamamız mümkün olmaz ise aynı uğraşı kendilerinin vermeleri gerekebileceğini söyledim.Ardından da 215 derece rotasında Kıbrıs’a doğru ileri harekete geçtik.
Beraberimde bulunan 20 SAT astsubayını hemen çevreme toplayıp ,artık gündüz şartlarında uygulamamız gerekli olan yeni harekat planımızı ve görev bölümünü açıkladım.Buna göre:1. Plajın batı yönünden başlayarak 15 SAT astsubayı 25 metre aralıkla J- botundan suya bırakılıp ,tamamı 400 metre genişlikte olan plaja paralel mevki alacaklardı.2. Her yüzücü kendi başına su üstünden ve özellikle sualtından yüzerek sahile dikey olarak yaklaşacak, belirlediği engelleri markalayacaktı. 3. Sahilde bir feet derinlikte kıyının izlenmesi sonucunda, yüzücüler 15.5 metre Girne’ye doğru yerlerini değiştirip aksi rotada aynı çalışmayı sürdüreceklerdi. 4. Toplama hattına gelinip personel tamamlandığında, hat başında ki personel tarafından duman kandilinin gündüz kısmı yakılacak ,yüzücüler J-botunun maksimum hızı olan 14.5 knot ile sudan toplanacaktı. 5. Keşif ve markalama sonucuna göre gerekli olabilecek tahrip işlemi Gemini botlar kullanılarak en seri şekilde birlikte uygulanacaktı….
Nihayet Pladani köyü,plajı ve taş ada göründü.Dürbünle baktığımda makineli koruganlarını da ayırt edebiliyordum.Plajı J-18 ile tamamen geçtik.ve arazi meyilinin de azaldığını belirledik.Artık belirlenen plajın burası olduğuna emindim.J-18 botu ile ters rotaya dönüp ,küçük adanın 200 yarda kuzey noktasına ulaştık.Bu mevkiden başlayarak saat 06.00’da 15 SAT yüzücüsünün 25 metre aralıkla ve kıyıya paralel ,doğu yönünde dökülmelerini sağladık.Son yüzücü suya bırakıldığında, toplama mevkii olarak da belirlediğimiz ilk döküş yerine gelmek için aksi rotaya dönüşe başladık.Bu anda plaja 800-1000 yarda uzaklıkta ve batı kıyı şeridinde bulunan bir top ile j-18’e ateş açıldı.Yaklaşık on adet mermiden oluşan salvonun 4’ü bordamızda suya , biri telsiz kamarasına( daha sonra emniyet altına aldığımız 5,7 çapında ki Çekoslavak malı mermi sanki arızalı telsizi cezalandırıyor)ve diğer 5’i ise sancak bordamızda suya olmak üzere tamamı J-18 üzerine kümelenmişti.Gemisinin emniyeti bakımından personeline kuzey yönünde uzaklaşma komutu veren J-18 komutanı,tarafımdan yapılan uyarı ile rotasını tekrar top mevziine yaklaşacak şekilde düzelttirdi.SAT yüzücülerinin suya dökülüşlerini izlemek üzere köprü üstüne gelmiş olduğunu belirlediğimiz J-bot top astsubaylarına ,botun önündeki bayrak direğini de indirerek botun bofors topu ile düşman top mevziini ateş altına alması direktifi verildi….Düşman topunun ateşlenmesi ile ,Pladani köyü sakinleri ve bölgedeki savunma birlikleri uyarılmıştı.Artık kıyıdaki evlerden ve koruganlardan ,kıyıya doğru yaklaşan SAT yüzücülerine de yoğun bir şekilde hafif silah atışları yapılmaya başlanmıştı.Hareketlerini dürbünle izlediğim SAT yüzücüleri ise, su üstünden ve genel de sualtından hızla yüzerek ,kıyıya yaklaşmalarını kararlılıkla sürdürmekteydiler.J-botu da düşman topu baskısı altında bulunduğundan ,tarafımızdan sudaki yüzücülere de hiçbir destek sağlanamıyordu.Bu çaresiz ortamda, ufuk hattında baca dumanları ile belirlenen bir muhribimizden (TCG Mareşal Fevzi çakmak) yapılan üçlü bir salvo atışı neticesinde düşman topu ve civarı yerle bir edildi.Hazırlıkları tamamlanmış olan bofors topu ile bottaki G-3 tüfeklerimizden yararlanarak ,Pladani köyüne bölge esasına göre atışlara başladık.SAT yüzücülerinin ateş desteğine mevcut olanaklarımızla devam edilmesi yaklaşık 20-25 dakika sürdü.Anfibi konvoyunun plaja doğru yaklaşmakta olduğunun belirginleştiği saat 06.30 sıralarında ,yüzücülerin suya bırakıldığı mevkide duman kandili yakıldığını görerek,kendilerini sudan toplamak içim J-18 ile ileri harekete geçtik.Lastik botta görevli toplayıcı astsubay İsmail Bölükbaşı yerini aldı.Bu sırada Kıbrıs Bayrak radyosu çıkarmanın başladığı” konulu yayınına başlamıştı….Makineleri stop eden J-botu ile yüzücülere yaklaştığımızda ,yüzücüler elleriyle kıyı yönünü gösteren işaretler vermeye başladılar.Dönenlerin yalnızca sekiz kişi olduğunu düşünürken bu işaret üzerine kıyıya baktığımızda ,üç yüzücünün de toplanma hattına doğru yüzdüklerini gördük.önce yaklaşan üç yüzücü için kıyıya yaklaştık ve onların sudan alınmalarını sağladık.Sonra diğer sekiz yüzücü için yer değiştirip ,onları da durarak sudan topladık.Bu arada açık deniz tarafından görünen dört yüzücüye yaklaşıp ,bota aldık.harekat için suya dökülen on beş yüzücünün noksansız sudan sağ olarak alınmalarından duyduğum sevinci,daha önce iki kere tattığım çocuk babası olma anlarımda bile bu derece duymamıştım.
• Mesut Günsev’in 20 temmuz 1974 Şafak Vakti Kıbrıs kitabından alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder