12 Ekim 2013 Cumartesi
EKONOMİK BİR YAZI
KÖŞE TAŞI REHA İLHAN
EKONOMİYİ DE BATIRDIK HAMDOLSUN
Bu köşeyi okuyanlar bilir .
Bizim balık geçtiğimiz ay yan yatmıştı..
Konu komşu balık yan yan yüzerken eve akın etmiş, bizi bu zor günlerimizde yalnız bırakmamıştı.
Bizim balık bir süre yan yan yüzdükten sonra geçen gün sizlere ömür..
Üzüldük tabii..
Konu komşu , uzak yakın akrabalar bu konuda ki düşüncelerini bizden esirgemediler sağ olsunlar..
Nedense konu dönüp dolaşıp bize geliyordu.
Balığımızın yan yatmasından da ,sizlere ömür olmasından da sanki biz sorumluyduk.
Biz dediğim ben,eşim ve iki çocuğumuz..
Ağzını açan ,hane halkının bu duruma nasıl geldiğini sorguyordu.
Yani bizim aile birden bire hane halkı olarak başka bir boyuta taşınmış gibiydik.
Balığımızı unutmuş kendi derdimize düşmüştük.
Kalın gözlük camlarının ardından sert bakışlarla bizi süzen maliyeden emekli Cemal amca , “Hane halkının son on yılda geliri ne kadar artmıştır ve hane halkı bu gelirinin yüzde kaçını bu zavallı balık için harcamıştır?” diyerek her gelenin vurduğu yere bir kez daha vurdu.
Ben gelirimizi hesaplamaya çalışırken. Cemal amcanın kaynı , “Kredi kartlarında ki harcamalarında irdelenmesi gerek “dedi.
Hane halkı olarak bizim gelirimizin artış hızı ile borçlanma tavanının çoktan aşılmış olduğu bilimsel olarak anlaşılınca bütün gözler suçluyu bulmuş gibi bana dikildi.
Ben bu ağır suç altında eğilip bükülürken Lütfiye teyze imdadıma yetişti.
“Gitmeyin çocuğun üstüne hanginizin durumu onunkinden farklı ki? Diye dikleşti.
Derin ve anlamlı bir sessizlik oldu salonda.
Ben eskimiş koltuğumun kenarından sarkan ipliği koparmaya çalışırken,Hasan ( ki kendisi mahallenin berberi olur) “Lütfiye teyze doğru söylüyor” dedi..
Hane halkı borçlanma oranı ne oldu siz biliyormusunuz?.
Kulaklarıma inanamadım..Ben hariç herkes ekonomi ve mali konularda fena halde uzmanlaşmıştı.
Soruyu destekleyerek üzerimde ki baskıyı azaltmaya çalıştım..
Ne kadar olmuş?
Ne ne kadar olmuş? Dedi Cemal amca..
Hane halkı borçlanma oranı dedim hemen.Herkes borçluymuş ya...
Hasan berber koltuğunda ki müşterisi ile konuşurken ki ses tonu ile cevapladı beni..
2002 yılında toplam hane halkı borcu sadece 6 milyar liraydı..Geçen yıl 255 milyar lira oldu.
Hane halkının borcu 2002 yılında gayrı safi yurt içi hasılatının % 2 siydi , 2012 de %18 i oldu..
Yani sadece devlet ,sadece özel sektör değil hane halkı da bütün Dünyanın borçlanma rekorlarını kırdı..
“Bu iyi bir şey değil mi Hasan oğlum” dedi Lütfiye teyze..
“Dokuz kat daha yoksul olmak iyi olur mu hacı teyzem “dedi Hasan..
“Hepimiz yoksullaştık..”
“Devlet , özel sektör , hane halkı , hepimiz sadece borçluyuz..
Canınız sıkıldı biliyorum..
Benim canım da çok sıkıldı..
Balığımızın sizlere ömür durumuna mı,kendi borçluluğuma mı yanayım bilemedim..
Ama bu konuşmalardan anladığım ,bizim balık öldü,ekonomimiz de yan yattı...
11 Ekim 2013 Cuma
GEZİDEN ÖNCE GEZİDEN SONRA
KÖŞE TAŞI REHA İLHAN
GEZİDEN ÖNCE , GEZİDEN SONRA
Siz ,bakkala gittiğinizde bile bir şeylerin değiştiğini fark ederken , siyaset yapanların ve yapmak için aday olanların eski tas eski hamam davranışları üzerine rahatsızlığımı içeren bir yazı okuyacaksınız.
Hepimizin sinirlilik ve haksızlıklara , adaletsizliklere karşı isyan kat sayımız tavan yapmışken ben yazı yazacağım , siz de okuyacaksınız.
Bu bile çok zor.
Önümüzde ki dönemde yönetici olmak için aday olanların siyasette sanki hiç bir şey olmamış , hiç bir şey olmuyormuş gibi yapmalarına dayanmak da çok zor.
Ben dayanamadım....
Uzay yolu dizisini çok severdim.
Kaptan Kirk ve Mr.Spock ,Atılgan ile uzayın derinliklerinde gezip farklı zekalar ile karşılaşır ve mücadele ederlerdi.
Savaşmazlardı...
Karşılaştıkları zeka ile mücadele ederlerdi.
Dizinin tamamı ekibin karşı karşıya oldukları zekayı anlamaları üzerine kuruluydu.
Yani dizinin kendisi bir zeka ürünüydü.
Çarşı pazar gezen , herkesin elini sıkan ve yeni hiç bir şey söylemeyen , yeni olan hiç bir şey yapmayan siyaset aktörlerine küçük ama önemli bulduğum bu hatırlatmayı yapmak zorunda hissettim kendimi...
Gezi'den öncesinin Türk politik hayatında artık bir anlam ifade etmediğini bir kez de yazarak söylemek zorunda kalmak bile canımı acıtıyor.
Gezi'den sonra siyaset farklı olmalı.
Farklı yapılmalı...
Çünkü Gezi'de bütün Dünya'ya var olan ortak zekamızı gösterdik...
Türklerin , yaşadıkları haksızlıklara , adaletsizliklere karşı duruşunun zekasıydı bu..
Bu zekayı algılayamayan, içselleştiremeyen , bu zekaya yanıt veremeyen politikacıların artık aday olmamaları gerekiyor..
Konuyu yanlış yerlere çekmemeleri için bir kez daha yazayım ,eğer siz “Gezi zekalı” değilseniz boşuna aday filan olmayın.
Karşınızda ki zekayı anlamıyorsanız ,O zeka ile iletişim kuramıyorsanız , çarşı pazar dolaşarak oy alabileceğinizi düşünüyorsanız siz Gezi'den önceye aitsiniz...
Bu zeka ile yüzleşemiyorsanız,Bu zeka ile iletişim kuramıyorsanız , onları anladığınızı ve sizin de onlar gibi düşündüğünüzü söyleyemiyorsanız , geziden sonranın siyasetçisi değilsiniz demektir.
Gezi zekası her yerde , çarşıda da , pazarda da var...
Ama bu zeka siz de yoksa, domates ,soğan , patlıcan siyasetinde kaybolup gidersiniz.
Siyasette bir mezhebin oyun alanı olur...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)