KÖŞETAŞI REHA İLHAN
ÇOCUKLARIMIZ….
Sadece üç çocuk ve tecavüz başlığı altında konuştuğumuz çocuklarımız.
Bunun dışında yetişkinlerin , çocukları ve onların hayatlarını konuştuklarını düşünmüyorum.
Ülkeyi yönetenlerin durup durup bel altı vurduğu her tartışma konusu gibi bu konuda fena halde kirletildi.
Çocuklarımız hakkında, yani ülkemizin geleceği ile ilgili olarak düzgün işler yapmak bir yana düzgün iki cümle bile kurmuyoruz.
Tabii ki dehşetli bir baskı altındayız.
Tabii ki hayatın her alanından dışarı itiliyoruz.
Tabii ki bin bir türlü mazeretiniz var.
Tabii ki haklısınız.
Ama….
Yapmamız gerekenleri çocuklarımız için de yapmayacaksak , kimin için yapacağız.
Ulusal eğitim sisteminin bozulması yeni değil.
Sadece giderek daha da kabalaşıyorlar.
Bilimden uzaklaşıp , çocuklarımıza bir biri ile bağdaşmayan bir yığın saçmalığı ders diye ezberletiyorlar.
Bunu bilerek , yani planlı olarak yapıyorlar.
İyi de biz ne yapıyoruz.?
Sonuçta onlar bizim çocuklarımız.
Onlar için yapabileceğimiz bir şeyler olmalı.
Uyuşmuş beyinlerini ,uyuşmuş bedenlerini silkeleyip, bilime açık ,içinde yaşadığı Dünya’yı anlayan ve seven kişiler olmalarını sağlamalıyız.
Sahip çıktığımız tüm değerlerin odağında bu yok mu?
Düşünen, bilime bağlı , soran , sorgulayan ve öğrenen özgür insan.
Bedava diyerek zorla verdikleri kitapların dışında bilgiye ulaşabilen çocuklarımız olmalı.
Hayatın içerisinde kalmayı başarmalıyız.
“Onlarla birlikte yaşamak istediğimiz hayata” sıkı sıkıya tutunmalıyız..
Yılgınlığa , bıkkınlığa düşmeden çocuklarımız için bu hayata sahip çıkmalıyız.
Bunu kendimiz için , onlar ve onların çocukları için,
Şimdi yapmalıyız.
11 Kasım 2011 Cuma
10 Kasım 2011 Perşembe
TEHDİT ALGISI
KÖŞETAŞI REHA İLHAN
GERÇEK TEHDİT BİZİZ
Çok uzatmayacağım…
Öyle uzun uzadıya lafı geveleyip , yüksek politika da yapmayacağım.
Ama kesinlikle biliyorum ki Türk Halkı Kendisini Küresel güç diye yutturanlar için büyük bir tehdit.
Peki madem istiyorsunuz biraz uzatayım.
Dünyayı yönetme iddiasında olan ve kendilerini “Süper” “ Küresel” filan diye adlandıranlar, bütün güçleri ile abandıkları coğrafya da bir tek Türklerden korkuyorlar.
Çünkü Türk halkı zeki…
Kendini “ne mutlu Türküm diyene” sözü ile tanımlayanlar çok keskin bir algıya sahip.
Bölgesel çıkar hesabı yapanların bütün planlarını şıp diye anlayıp açığa çıkarıyor.
Daha onlar bir şeyler yapmadan , ne yapacaklarını sesleri kısılmış dahi olsa söyleyebiliyorlar.
Yani bir şeyler değişiyor , bir şeyler bozuluyorsa bu göz göre göre oluyor.
Kimse bu gün Türkiye’de neler olduğunu bilmiyorum diyemez.
Her şey bütün baskılara ve yıldırmalara rağmen açıkça konuşulup anlaşılır bir şekilde kamu oyunun bilgisine sunuluyor.
Bunu birkaç siyasi parti ve birkaç yayın organı ile yapabiliyoruz.
Yalnız kendimiz için değil bölgede ki diğer uluslar için de neler olduğunu açıkça söyleyebilen bir azınlığız.
İşte sıkıntının büyüğü burada.
Zeki de olsa ,bir halkın küçük parçalara bölünmüşlüğü sahip olduğu gücü zayıflatıyor.
Biliyorum ki bunun da üstesinden geleceğiz.
Ortak değerlerimizin etrafında bir araya gelip ortak akla ulaşacağız.
Bunu yapacak olan sivil dinamik Ülkemizin geleceğinde söz sahibi olacak.
Yani iç tehdit iyot gibi açığa çıkmışken , neyin ne , kimin ne olduğu kolayca görülürken, yapılması gereken şey “Türk Halkı” kavramı etrafında bir araya gelmektir.
Kendisini bu gücün dışında hisseden kalabalık için mavi boncuk dağıtma kurnazlığı , zayıflığı büyütmekten başka bir işe yaramıyor.
Daha fazla parçalara ayrılmadan ortak geleceğimiz üzerinde anlaşıp bedeli neyse ödemeliyiz.
Şunu bilmeliyiz ki bu günün gerçeğinde ,
Tehdit onlar değil.
Biziz….
GERÇEK TEHDİT BİZİZ
Çok uzatmayacağım…
Öyle uzun uzadıya lafı geveleyip , yüksek politika da yapmayacağım.
Ama kesinlikle biliyorum ki Türk Halkı Kendisini Küresel güç diye yutturanlar için büyük bir tehdit.
Peki madem istiyorsunuz biraz uzatayım.
Dünyayı yönetme iddiasında olan ve kendilerini “Süper” “ Küresel” filan diye adlandıranlar, bütün güçleri ile abandıkları coğrafya da bir tek Türklerden korkuyorlar.
Çünkü Türk halkı zeki…
Kendini “ne mutlu Türküm diyene” sözü ile tanımlayanlar çok keskin bir algıya sahip.
Bölgesel çıkar hesabı yapanların bütün planlarını şıp diye anlayıp açığa çıkarıyor.
Daha onlar bir şeyler yapmadan , ne yapacaklarını sesleri kısılmış dahi olsa söyleyebiliyorlar.
Yani bir şeyler değişiyor , bir şeyler bozuluyorsa bu göz göre göre oluyor.
Kimse bu gün Türkiye’de neler olduğunu bilmiyorum diyemez.
Her şey bütün baskılara ve yıldırmalara rağmen açıkça konuşulup anlaşılır bir şekilde kamu oyunun bilgisine sunuluyor.
Bunu birkaç siyasi parti ve birkaç yayın organı ile yapabiliyoruz.
Yalnız kendimiz için değil bölgede ki diğer uluslar için de neler olduğunu açıkça söyleyebilen bir azınlığız.
İşte sıkıntının büyüğü burada.
Zeki de olsa ,bir halkın küçük parçalara bölünmüşlüğü sahip olduğu gücü zayıflatıyor.
Biliyorum ki bunun da üstesinden geleceğiz.
Ortak değerlerimizin etrafında bir araya gelip ortak akla ulaşacağız.
Bunu yapacak olan sivil dinamik Ülkemizin geleceğinde söz sahibi olacak.
Yani iç tehdit iyot gibi açığa çıkmışken , neyin ne , kimin ne olduğu kolayca görülürken, yapılması gereken şey “Türk Halkı” kavramı etrafında bir araya gelmektir.
Kendisini bu gücün dışında hisseden kalabalık için mavi boncuk dağıtma kurnazlığı , zayıflığı büyütmekten başka bir işe yaramıyor.
Daha fazla parçalara ayrılmadan ortak geleceğimiz üzerinde anlaşıp bedeli neyse ödemeliyiz.
Şunu bilmeliyiz ki bu günün gerçeğinde ,
Tehdit onlar değil.
Biziz….
9 Kasım 2011 Çarşamba
O HEPİMİZİ ÇOK SEVDİ..
19. yüzyılda doğdu........20. yüzyıl O'nun yüz yılıydı..Hayatı ve bütün Dünya düzenini şekillendirdi...21.yüzyılda milyonlarca insanın aklında ve yüreğinde yaşıyor....Üç yüz yılın tanıklığında ve güçlü hatıran önünde saygıyla eğiliyorum...Mustafa Kemal Atatürk...Seni çok seviyorum....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)