17 Ekim 2010 Pazar

KORYKOS'TAN ANTALYA'YA

KORYKOS’TAN ANTALYA’YA

Mimar Osman Aydın’ın kitabının adı bile beni heyecanlandırdı.
Herkesin Attalos diye başladığı hikayeye O ve hakkını vermeliyim Cemil Cahit Sönmez Korykos diye başlıyorlar.
Antalya’nın hikayesi küçük bir balıkçı köyünden başlıyor…
Mimarlar Odası Başkanının kitabını bir solukta okudum….
Bu cümleye en çok O şaşıracak biliyorum…
Ama okudum…
Portakal hikayeleri geciktirdi bu yazıyı.
Oda başkanı Osman Aydın , Mimarlar Odasının Antalya’nın bu güne gelişinde durduğu yeri anlatıyor .
Hukuksuzluğa karşı dik duruşu , Şehri yönetenler ile Meslek Odalarının nasıl birlikte çalışması gerektiğini anlatıyor.Sonra birden bire bu iki dinamiğin nasıl ayrıştıklarının belgesi oluyor kitap.
Siyasetin kirlendiği yılları , Sürecin gerçek aktörleri ile birlikte şehrimizi nasıl bu günlere taşıdığını ve kimin,nerede ,nasıl durduğunu öğreniyoruz..
Bilmem yaptı mı ama ben Osman Aydın’ın yerinde olsam Belediye başkanlarına birer tane verirdim.
Olsun , varsın okumasınlar.
Arada bir de sınavdan geçirirdim onları.
Şöyle titreyip kendilerine gelsinler diye.
Ama en önemlisi Şehrin nereye doğru gittiğini ve aslında nereye doğru gitmesi gerektiğini anlasınlar diye.
Şehrin hafızasının karşısında onların balık ömürlü hafızaları , şehrin sahip oldukları karşısında onların yaptıklarının nasıl da küçük olduğunu her fırsatta söylerdim onlara.
Ben , ben olarak bunu zaten yapıyorum…
Meslek Odaları da yapmalı…İşte bu kitap bu yüzden Belediye başkanlarımız için bir baş ucu kitabına dönüşmüş.
Benim bir solukta okuduğum kitap , onlar için sıkıntı verici , boğucu , hatta mide bulandırıcı olabilir.
Bu onların şehir karşısında nerede durduklarına bağlı.
Antalya Mimarlar Odası’na , şehrimizin bütün mimarlarına , ve bu kitabın içinde yer alan herkese ,Yani dünkü ve bu günkü Antalya ‘ya teşekkür ederim…