13 Haziran 2009 Cumartesi

GÜZELLİKLERİN FARKINDA OLMAK







KÖŞE TAŞI REHA İLHAN

İKLİM DEĞİŞİRKEN BİZ NE YAPIYORUZ?

Fatih Tonguç'u Antalyalılar yakından tanır.Bir çok önemli özelliğinin yanı sıra Demokratik Sol Parti İl örgütü Genel sekreteridir.
Benim de arkadaşım...
Elektronik posta göndermiş.İklim değişirken biz ne yapıyoruz diye.
Biliyorum biliyorum hepiniz birşeyler yapıyorsunuz.Her eve bir klima döneminden her odaya bir klima dönemine girdik. Hepiniz 3. hatta 5. ci klimalarınızı aldınız.
Bir şeyler yaptınız yani.
Aferin bize.
Biz böyleysek seçtiğimiz insanlar nasıl olabilir ki?
Ziyaretçi kabul etmek için döşedikleri makam odalarına daha güçlü klimalar takarlar artık.
Fatih Tonguç'un gönderdiği postaya geri dönelim çünkü iş çok ciddi.
İKLİM DOSTU KENTLER GÜÇ BİRLİĞİ KAMPANYASI BAŞLATILMIŞ.
Kısa adı ICLEI olan ( International Council for Local Environmental İnitiavites )sürdürülebilir Kentler Birliği adına Bölgesel Çevre Merkezi (REC) Türkiye ofisi tarafından yürütülen kampanyada İklim değişikliği ile mücadele etmeye kararlı belediye başkanlarına önemli destekler veriliyor.
21 haziranda İstanbulda bir fuar var.
5. Uluslararası Geri dönüşüm, çevre teknolojileri ve atık yönetimi fuarı.
Bu fuar sırasında Çevresel sürdürülebilir bir hayat kararlılığında olan belediye başkanları bu kampanyaya katılımlarını ve desteklerini açıklayacaklar.
Kampanya'ya katılan belediye başkanları sürdürülebilir bir hayat için somut çevresel politikalar hakkında bilgilendirilecek ve desteklenecekler.
ICLEI uluslararası dev bir sivil yapı.
67 ülkeden 1082 yerel yönetimin üye olduğu sivil toplum kuruluşu. 400 milyonu aşkın insanın yaşadığı bir çevreyi temsil ediyor.
Şimdi siz haklı olarak soracaksınız Türkiyeden üyesi varmı ? diye.
Evet var.
Sadece bir dönem DSP 'li belediye başkanı tarafından yönetilen Bursa O dönem bu sivil yapıya üye oldu.
Güzel Bursa.Hem dev sanayisi hem muhteşem doğası ile güzelim Bursa.Bu çok önemli 21. yüzyıl organizasyonunda Ülkemizi temsil ettiğin için teşekkürler.

Sürdürülebilir bir hayat kavramını küresel ısınma ile sınrlandırmamamız gerekli.
Bütün imar kararları ve uygulamaları , bütün ulaşım planlamaları ve uygulamaları, bütün tüketim alışkanlıklarımız ve yaşam biçimimiz sürdürülebilir olmadığı sürece hayatı tüketiyoruz demektir.
Evrende ki bildiğimiz tek mavi gezegenin üzerinde ürettiğimizden daha çoğunu tüketerek sadece kendi türümüze değil bildiğimiz tüm yaşam formlarına ve kendi yaşam evimize zarar veriyoruz.
Çevresel değerlerimizin farkına bile varmadan onları tüketme becerimiz de öyle yabana atılır gibi değil.
Çevreyi sorunları ile algılamaya çalışmaktan derhal vaz geçmeliyiz.
Çevre Bakanı Boğazda tekne turu ile gürültü avlarken , biz geleceğimizi planlamayı ve hayatı sürdürülebilir kılmayı başarmalıyız.
Yoksa niye AKP 'yi değil de CHP 'yi seçmiş olalım ki?
Öyle değil mi Başkanlarım...
En temel farkımız bu değil mi?
Hayatı olduğu gibi algılayıp yönetebilir olmak...

11 Haziran 2009 Perşembe

ANTALYA ARENA YAPILMALI

KÖŞE TAŞI REHA İLHAN


BEN YAPARIM !

İsterseniz başlığı bir kez daha ve yüksek sesle okuyun…
Bunun çaresiz kalmış bir şehrin çığlığı olarak da görebilirsiniz ama değil.
Öznemizin ANTALYA ARENA olduğunu yazdığım yazı sonrası konuşulduğunu bilmeniz yeterli.
Konunun nerelere dek uzayacağını görerek Ben olsam yaparım…ANTALYA ARENA’nın temelini bu hafta içerisinde atarım dedikten sonra geri adım atmam söz konusu bile değil.
Ama bu sert ve kararlı ses bana ait değil.
Ne üzücü ki Belediye başkanımıza da ait değil.
Oysa Baş aktör O.
Yapılacaksa yapacak olan O , yapılmayacaksa yaptırmadı yaftası ile 5 yılı geçirecek olan O.
İşin stratejisi de zaten bu.
Köşeye sıkıştırma operasyonunun yeni bir evresine girdik.
2010 Türkiye Dünya Basketbol Şampiyonasının resmi internet sitesinde; daha önce kulaklara fısıldanan , söylenti gibi yayılan “Kayseri sopası” artık yer alıyor.
Şampiyonanın resmi internet sitesinde Türkçe ve İngilizce olarak verilen bilgiler arasında Eğer Antalya Arena yapılamazsa FIBA’ya Kayserinin önerileceği yazıyor.
İnşaat işinin Büyükşehir belediyesi tarafından engellendiği söylentilerinin üzerine Genel Müdür “Antalya direniyor” diyor ve 15 temmuz gününe kadar inşaatın başlamasını istiyor.
İşte bu söylentiler artık Şampiyonanın resmi internet sitesine de girdi.
Resmileşti.
Yani başkanın parayı gönderin yapayım resti havada kaldı.
Yanıt bu…
Ya yaparsın ya da yaptırmadı damgasını yersin.
Gelişmelerin burasında ANTALYA AMATÖR SPOR KULÜPLERİ FEDERASYONU GENEL BAŞKANI Metin Bulut açıkça yol gösteriyor ve yüksek sesle BEN YAPARIM diyor.
Göndersinler projeyi Hemen başlayayım inşaata diyor.
Üstelik 2010 tane basketbol topunu da dağıtacak.
Galiba yazdığım yazıları doğru okuyan birisi var.
Parası hazır…Projesi hazır… Planı hazır..Organizasyonu hazır bir işin böylesine karıştırılması ve bu karışıklığı çözecek hamlenin yapılamaması gerçek sporcuları isyan ettiriyor.
Bakın açıkça ve tekrar söylüyorum.
Antalya’nın ağır bir bedel ödeyerek bu organizasyonun bir ayağı olmasını değil , ama bu organizasyonu kullanarak şehrimizin , sosyal ,kültürel ve ekonomik açıdan güçlenmesini istiyorum.
Bunu çözecek olan da bu şehri yönetmeye talip olan ve seçilen kadrolardır.
Metin Bulut bu tesis yapılmalı ama sadece Dünya şampiyonası için değil başka bir çok organizasyonlar için yapılmalı.Hükümet parayı gönderirse zamanında biter ,göndermezse biz bitiririz , Antalya’nın spor hayatını değiştiririz.Turizm için, özellikle de spor turizmi için çok önemli bir tesis olacak bu diyor.
Dünya Basketbol Şampiyonası gerçekten de çok önemli bir organizasyon.
Çoğunluğu zengin Avrupa ülkesi 16 ülkenin milli takımları Türkiye’ye gelecek.
Antalya bu konuda çok cazip bir şehir.ABD milli takımı dahil bir çok ülke Antalya da oynamak istiyor.
Şampiyonaya gelen , elenen yada şampiyonaya devam eden bütün ülke takım ve taraftarlarını Antalya’ya davet etmek onlara Antalya’yı yaşatmak en güzel turizm tanıtımı.
Kaldı ki eleme gurubu maçları bütün Dünya tarafından naklen izlenecek.
Yani başlangıçta Antaya mutlaka olsun derken nasıl saf ve temiz duygular içerisindeysem bu gün de aynı duygu ve düşüncedeyim.
Kesinlikle birilerinin istediği ağır bedelin ödenmesinden yana değilim.
Fakat doğru hamle ile bu çözülmez gibi görünen düğümü çözebileceğimize de eminim.
Bakın ASKF genel başkanı Metin Bulut ne diyor…BEN YAPARIM…

7 Haziran 2009 Pazar

ÇEVRESEL DEĞERLERİMİZ SORUN OLDU.

KÖŞE TAŞI REHA İLHAN

İPİN UCU

Hasan Subaşı Belediye başkanımız bende gazeteciyim.
Belediye Otobüsündeyiz.
Belediye çalışıyor...yapılanları görmeye gidiyoruz.
Güneyde Yamansaz arsaları dağıtılıyor...Bildiğiniz dağıtım...
Kuzeyde Sütçüler faciası....
Falezlerde Arslanlar gibi direniyor Subaşı ama hukuk faciaları kent suçlarına dönüşüyor.
O öndeki tek sıralı koltukta ben arkasında ki.
Romantik olmakla suçluyor beni.
Ama diyorum...." İpin ucu.."...bir yerden tutmak ve başlamak gerekiyor.
Bana çok kızıyor...Baklava tepsisi ile gidilen basın toplantılarında gazeteciler başka telden ben başka telden çaldığım için....
Sonraları....Kaybedilen seçimden sonra birbirimizi daha iyi anlamış iki Antalya sevdalısı olarak daha yakın hissettik...
Sonraları...O artık eski belediye başkanıydı ben yeni belediye meclis üyesi....
Ben hala aynı yerde aynı romantik şeyleri söyleyip arkasında dururken... anladı beni...
Girdiği üçüncü seçimde kazanmasını gerçekten çok istedim.
Beyefendiliğini hiç yitirmedi.
Olgun ve saygın Subaşı hep siyasi aktör olarak gündemi belirledi.
Bekir Kumbul başkan ile birlikte 5 yıl çalıştık.
Lara Kent parkını planlarken birlikte mesai de yaptık...
Biz Muratpaşa belediye meclisi İmar Komisyonu olarak 1/ 5000 ölçekli plan üzerinde çok çalıştık.
Bütün sivil dinamiklerin görüşünü ve desteğini aldık.Daima saygılı ve anlayışlı davrandı.
Dünyanın en güzel , en insani ,ergonometrik demek istiyorum , Subaşının deyimi ile en romantik KIYI KULLANIM KARARLARINI aldık ve Bekir başkan bunları kabul etti.
Lara Kent parkı planı her iki meclisten de alkışlarla geçti.
Bu gün gelinen durumu Menderes Türel'e ve Muratpaşa Belediye başkanı Süleyman Evcilmen'e sorun.

5 Haziran Dünya Çevre günüydü.
Dünya ; sahip olduğu çevresel değerleri kullanmaktan , çevresel sorunları konuşuyor olmaya evrileli çok oldu.
Herkes artık bunun felakete dönüşeceğini biliyor ve kanıksadı.
Kimsenin kimseye çevre dersi verecek hali kalmadı.
Kimsenin de bu dersleri dinleyecek hali yok.
Peki ya " İPİN UCU "....?
İpin ucu kaçmamalı...Tutamadıysak tutmalı...Tuttuysak da bırakmamalıyız.
Mustafa Akaydın BAŞKAN , (artık ağzımızı ve kalemimizi alıştırmalıyız) bu önemli insan ve siyasi aktörlerle bir araya gelebilmeli...
Onları dinleyip , Antalya'yı konuşmalı...
İpin ucunu kaçırmamalı...
İpin ucu kaçmamalı...