KÖŞE TAŞI REHA İLHAN
PORTAKAL’IN SUYU
Sabah yürüyüşümde aklıma geldi.
Altın Portakal Kültür ve Sanat Vakfının resmi içeceği Portakal suyu olmalı dedim kendi kendime.
Yıl boyu yapılan çeşitli etkinliklerin her biri için portakallı bir şeyler yapmalı..
Piyano Festivalinde portakal suyu ile tatlandırılmış beyaz rom servis edilmeli..
Halkın Portakalı etkinliklerinde light portakal suyu dağıtılmalı.(az belediye suyu ile hafifletilmiş demek oluyor )
Film galalarında portakal likörü..
Kırmızı halı geçişi için narenciye kokteyli..
Panel , seminer ve konferanslar için hafif ve serinletici etkisi olan Kivi ve portakal suyu nane yaprakları ile süslenerek servis yapılmalı.
Açılış korteji için özel bir karışım düşünmeliyiz.Bence seyredenlerin bayılma durumlarına karşı Sadece O gün için Portakal yerine Limon kullanabiliriz.Önerim bol şekerli Limonata…
Açılış galasında Campari ile tatlandırılmış portakal suyunun iyi gideceğini düşünüyorum.
Ödül töreninde dry vermut ve portakal suyu denenmeli.
Kapanış galası için patlatılan şampanyalar eşliğinde soğutulmuş bardaklarda portakal suyu hoş olur..
Birilerinin oyuncağı olan Festival..
Birilerinin siyasi malzemesine dönüştü..
Birileri dalgasını geçerken….
Birileri suyunu sıkacak…
Suyu çıkacak Altın Portakalın….
Suyunu çıkaracaklar…
13 Ekim 2010 Çarşamba
12 Ekim 2010 Salı
ÇARŞAMBANIN GELİŞİ...
KÖŞE TAŞI REHA İLHAN
EMİR ‘ İN POLİTİK SEZGİSİ
Politika bir bilimdir…Bilim insanlarının , politikayı bildiğini varsaymalıyız.Çoğu bilim insanı da kendisi için böyle düşünüyor.Bilimsel çalışma , bilgiye ulaşmayı , algılayıp çözümlemeyi ve diğer bilgilerle birleştirerek sonuca varmayı ifade eder.Bunca karmaşık işi başardığı , diploması ve geçmişi ile belgelenmiş bilim insanının politikayı bildiğini varsayarız.Üstelik O s, adece bilgi dünyasını değil bilim dünyasını da yöneterek seçildi politik görevine..
Politika laboratuar ortamında yapılsaydı en başarılı olacaklar arasında sayılabilirdi.
Ancak politika , gerçek hayatta ve sizin belirleyemeyeceğiniz bir yığın değişkenle birlikte yapılıyor.
Üstelik yakın çevreniz olarak belirlediğiniz , danışman olarak istihdam ettiğiniz insanların çalışmaları sizi olmak istediğiniz yerden uzaklaştırıyor.
Olumlu olarak yükseltiyor , olumsuz olarak hak ettiğinizden çok daha düşük düzeylere çekiyor.
Bu kadar mı?....
Tabii ki hayır…..İşin içine siyasi rakipleriniz ve onların kurguları girince…
Yanlışlarınız büyüyor…doğrularınız küçülüyor…
Bilim dünyasının saflığından , her anı kirletilmiş , kirletilmek için özel çabalar harcanmış bir uzaya geçiyorsunuz.
Eğer kararınız buysa yani politika yapmak istiyorsanız, yapmanız gereken ilk şey hızlı , doğru ve dürüst düşünen özverili arkadaşlar edinmenizdir.
Gerçek arkadaşlığı , politikanın kirletilmişliğinden sizi sakınanlar arasından bulursunuz.
Politikayı , kirin , pasın ve kötülüğün dehlizlerinde para , şan , şöhret falan filan kazanmak olarak gören ekibinizin sizi götüreceği yer çarşambadan belli olur.
Neredeyse yapılan bütün güzel , anlamlı yararlı işler de bile bir arada duramayan , bir birinden uzak ve ilgisiz bir ekibin , hep birlikte gideceği yer , onları seçen insanların istediği yer olmayacaktır.
İtirazım var başlıklı yazım tanıtımı yapıldığında , 47.Altın Portakal Film Festivalimiz için yazılan tek eleştiri yazısıydı.
Öyleydi…Diğer Gazeteciler başka yönlerini görüp gösterirken , ben Belediye başkanımıza yığınakta ki hataları göstermeyi seçtim.
Festivalin korunup sakınılması gerektiğini , 47.si yapılan bir festivalin sadece bir yılında var olan isimlerin bu şehir değerine zarar vermemesi için özen gösterilmesi gerektiğini anlattım.
İtirazlarımı açık ve anlaşılır bir şekilde ifade ettim.
Politikanın iyi yapılanlara saldırmak , ve her adımda tuzak kurmak olduğunu düşünen siyasi rakiplerin varlığından korunmak için çok dikkatli olmak gerektiğini de işte şimdi yazıyorum.
Ülkemizin başına çuval giydirilme sürecinde , şehrimizin başına çorap örüldüğünü hisseden Emir , en doğru tepkiyi vererek evine döndü.
Kültür düşmanlığı olarak nitelendirilen merkezi siyasi hamlenin çok daha derin hedefleri olduğunu ıskalamamak için Belediye Başkanımızın şehrin siyasi kadrolarına daha yakın durması gerektiğini de şimdi söylüyorum.
Özet….Belediye başkanlığının çalışma ve danışma kadroları titreyip kendilerine gelmeli ve aralarında ki mesafeyi azaltmalı.
Belediye başkanı , durduğu yerin şehrin siyasi kadrolarına olan uzaklığını iyi ayarlamalı.
Son söz….
Bu gün Salı…..
EMİR ‘ İN POLİTİK SEZGİSİ
Politika bir bilimdir…Bilim insanlarının , politikayı bildiğini varsaymalıyız.Çoğu bilim insanı da kendisi için böyle düşünüyor.Bilimsel çalışma , bilgiye ulaşmayı , algılayıp çözümlemeyi ve diğer bilgilerle birleştirerek sonuca varmayı ifade eder.Bunca karmaşık işi başardığı , diploması ve geçmişi ile belgelenmiş bilim insanının politikayı bildiğini varsayarız.Üstelik O s, adece bilgi dünyasını değil bilim dünyasını da yöneterek seçildi politik görevine..
Politika laboratuar ortamında yapılsaydı en başarılı olacaklar arasında sayılabilirdi.
Ancak politika , gerçek hayatta ve sizin belirleyemeyeceğiniz bir yığın değişkenle birlikte yapılıyor.
Üstelik yakın çevreniz olarak belirlediğiniz , danışman olarak istihdam ettiğiniz insanların çalışmaları sizi olmak istediğiniz yerden uzaklaştırıyor.
Olumlu olarak yükseltiyor , olumsuz olarak hak ettiğinizden çok daha düşük düzeylere çekiyor.
Bu kadar mı?....
Tabii ki hayır…..İşin içine siyasi rakipleriniz ve onların kurguları girince…
Yanlışlarınız büyüyor…doğrularınız küçülüyor…
Bilim dünyasının saflığından , her anı kirletilmiş , kirletilmek için özel çabalar harcanmış bir uzaya geçiyorsunuz.
Eğer kararınız buysa yani politika yapmak istiyorsanız, yapmanız gereken ilk şey hızlı , doğru ve dürüst düşünen özverili arkadaşlar edinmenizdir.
Gerçek arkadaşlığı , politikanın kirletilmişliğinden sizi sakınanlar arasından bulursunuz.
Politikayı , kirin , pasın ve kötülüğün dehlizlerinde para , şan , şöhret falan filan kazanmak olarak gören ekibinizin sizi götüreceği yer çarşambadan belli olur.
Neredeyse yapılan bütün güzel , anlamlı yararlı işler de bile bir arada duramayan , bir birinden uzak ve ilgisiz bir ekibin , hep birlikte gideceği yer , onları seçen insanların istediği yer olmayacaktır.
İtirazım var başlıklı yazım tanıtımı yapıldığında , 47.Altın Portakal Film Festivalimiz için yazılan tek eleştiri yazısıydı.
Öyleydi…Diğer Gazeteciler başka yönlerini görüp gösterirken , ben Belediye başkanımıza yığınakta ki hataları göstermeyi seçtim.
Festivalin korunup sakınılması gerektiğini , 47.si yapılan bir festivalin sadece bir yılında var olan isimlerin bu şehir değerine zarar vermemesi için özen gösterilmesi gerektiğini anlattım.
İtirazlarımı açık ve anlaşılır bir şekilde ifade ettim.
Politikanın iyi yapılanlara saldırmak , ve her adımda tuzak kurmak olduğunu düşünen siyasi rakiplerin varlığından korunmak için çok dikkatli olmak gerektiğini de işte şimdi yazıyorum.
Ülkemizin başına çuval giydirilme sürecinde , şehrimizin başına çorap örüldüğünü hisseden Emir , en doğru tepkiyi vererek evine döndü.
Kültür düşmanlığı olarak nitelendirilen merkezi siyasi hamlenin çok daha derin hedefleri olduğunu ıskalamamak için Belediye Başkanımızın şehrin siyasi kadrolarına daha yakın durması gerektiğini de şimdi söylüyorum.
Özet….Belediye başkanlığının çalışma ve danışma kadroları titreyip kendilerine gelmeli ve aralarında ki mesafeyi azaltmalı.
Belediye başkanı , durduğu yerin şehrin siyasi kadrolarına olan uzaklığını iyi ayarlamalı.
Son söz….
Bu gün Salı…..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)