19 Ağustos 2012 Pazar

UPPSS DURUMU ...

KÖŞETAŞI REHA İLHAN UPPSS… Bunun bir bayram yazısı olması gerekiyordu… “Ben demiştim” yazısı olacak.. Üzgünüm ama ben size demiştim.. Sadece size değil genel yayın yönetmenime de demiştim… Yapmayalım… Etmeyelim.. Yazmayalım , filan gibi şeyler söylemiştim. Ne olacak şimdi...? Bütün yazdıklarımız , bütün söylediklerimiz , üstelik söyleyiş sırasına uygun ve tam tamına aynısı olarak gerçekleşti. Üstelik dahası da var… Zaten onları da olacaklar diye yazmıştık… Yani bizim ki açık bir “UPPSS” durumu… Doğrucu Davut olmak bizim neyimize gel yazmayalım demiştim.. Size de okumayın bu yazıları , boş verin söylediklerimi , sizin nenize gerek okumak filan demiştim.. Sonra , bu yazı kendisini beş saniye içinde yok edecek gibi önlemler de almıştım. Ama aynı zamanda açık ve feci bir şekilde “UPPSS durumu” yaşayacağımızı da öngörmüştüm. İşte şimdi her şey çok açık ve anlaşılır şekilde gözünüzün içine sokuluyor. Yani artık duymayan , görmeyen , işitmeyen maymun olmanız da sizi kurtaramaz. Açıkça bu bölge bizim kontrolümüzde diyorlar. Sırtlarında mavzerleri herkesin gözü önünde kucaklaşıp , gazetecilere de yayınlayın diye talimat veriyorlar. Habur , mabur , ham hum Şemdinli diyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu’da “Herkes orada da Hükümet nerede?” diye soruyor. En son meclisi toplantıya çağırdıklarında kendisine iftar yemeklerinden cevap yetiştiriyorlardı. Şimdi cami çıkışı “Bu ne muhabbet” diye durumu özetliyor. Teröristlerle müzakere , bol muhabbet getirdi. Haydi hayırlara vesile olsun … Ülkemizin bayram muhabbeti , kucaklaşma , şekerleşme ve şükürleşme şeklindeydi.. Genel yayın yönetmenime son kez söylüyorum.. Biz böyle doğrucu olmak zorunda değiliz. Bak elin gazetecisi nasıl haber yazıyor. Cinayeti , adam öldürmeyi nasıl haber veriyor, bak da öğren. “Bayram namazından çıkan kişinin başına kurşun isabet etti.” Her gün hepimizin başına böyle şeyler isabet ediyor çünkü.. Ediyor da , kafamız bir türlü dank etmiyor… Hay Allah işte yine yazdım… UPPSS….

GÜLÜMSEYEN GÖZLERİNİZ AYDINLATACAK...

KÖŞETAŞI REHA İLHAN GÜLÜMSEYEN GÖZLERİNİZ İLE….. Olimpiyatları izliyorum… Atatürk’ün kızlarını.. Perilerimizi … Diğerlerini , madalya diye ezdirdiler.. Voleybolcu kızlarımızı , her yıl yapılan yarışmada madalya alsınlar diye zorladılar , şimdi toparlayamıyorlar.. Bireysel sporcularımızı öyle kötü zorladılar ki , onlarca kez kaldırdıkları bar’ın altında ezildiler.. Yaptıkları derecelerin gerisinde kaldılar. Avrupa şampiyonu sporcumuz ilk turda elendi. Yarışı bitiremeyecekti neredeyse. Bütün renklerin hızla kirlendiğini yazalı on yıl oldu… On yıl…Son on yıl… Oysa çok ve büyük işler başarmıştık ilk on yılımızda.. Şimdi sadece başarısızız ve hızla kirleniyoruz… Okullarımız da spor dersi haftada bir saat ve seçmeli.. Hangi derslerin zorunlu olması için anayasa yazıyorlar zaten biliyorsunuz. Konuşmak , tartışmak , sormak ,sorgulamak yasak… Spor yapmak , eğer cesursanız ve seçerseniz haftada 45 dakika.. Böyle eğitim kararları ile ne spor yapılır , ne de gelişilir.. Bu gün olduğu gibi , mutsuz ve umutsuz hissedersiniz kendinizi. Yetenekli sporcularınız , yeteneksiz ve yetersiz bir yığın bürokratın oyuncağı olur. İlle de madalya kazanacağız diye çocuklarımızı ezdiren ,spor hayatlarını yok eden bu anlayıştan en kısa zamanda kurtulmalıyız. Çocuklarımız koşmalı , oynamalı , eğlenmeli , sormalı , sorgulamalı , özgürce öğrenmeli.. Oyun oynayarak güçlenmeli , doğru insanlar tarafından eğitilmeliler. Biz çılgın Türkler , tarihte bütün baskı ve zor kullanmaları , bir arada durarak aşmasını başardık. Bu gün yaşadığımız , sahte , içi boş ,beysbol sporundan ilham alan zihniyetten kurtulmasını mı başaramayacağız… Olimpiyatları izliyorum.. Bir Periler kaldı… Nevriye , Birsel ve Esmeral…Şaziye , Bahar ve Tuğba…Yasemin , Nilay, Begüm ve Işıl…. Devşirme anlayışa direnen , biz varız ve herkese yeteriz diyebilen Türk kızları.. Başaracaklar.. Biz de başaracağız… Haydi çocuklar spor yapmaya… Oynamaya , gülmeye , eğlenmeye… Sizin mutlu yüzleriniz , sizin gülümseyen gözleriniz yok edecek bu karanlığı…