KÖŞE TAŞI REHA İLHAN
KUZEY KIBRIS’TA SAĞLIK TURİZMİ
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin en dinamik unsurları Üniversiteleri.
Dünya’nın her yerinden kabul ettikleri öğrencileri ile Ada’ya gerçek kimliğini yaşatıyorlar.
Yakın Doğu Üniversitesi kendi kulvarında hızla gelişiyor.
Sosyal bilimler fakültelerine ek olarak sağlık eğitimi veren fakülteleri ile de Uluslar arası akreditasyonlara sahip olmuşlar.
Kuzey Kıbrıs Çevre ve Turizm temsilcisi Münir Korman , arayıp ANFAŞ’ta sağlık turizmi fuarı olduğunu söylemese bu hızlı gelişimi fark edemeyecektim.
Yakın Doğu Üniversitesi standında Üniversite mütevelli heyet başkan yardımcısı Adem Aköl ile tanışıyoruz.
On sekiz yılda neleri başardıklarını anlatıyor.Yaptıkları gerçekten de büyük bir başarıyı gösteriyor.
Dünyanın ilk özel veterinerlik fakültesini açmışlar , Diş hekimliği fakültesi olarak Dünyanın en prestijli akreditasyonunu en yüksek not ile almışlar.Üniversite hastanesi kurmuşlar ve özel ambulans jet ile Dünyanın her yerinden hasta kabul ediyorlar.
Etkilenmediğimi söyleyemem.
Peki kıskandım mı?
Galiba biraz .
Yavru vatan da ki bütün başarıları kendi başarımız olarak algılasam da , Antalya’da on yıldır konuşulan , tartışılan bir işi kısa sürede yüksek standart ile yapmış olmalarını biraz kıskandım.
Yıllardır politik sıkıntıların ağırlığında bunalan Kuzey Kıbrıslılar Üniversitelerinin öncülüğünde hızla gelişiyorlar.Politik ve kendilerine uygulanan ekonomik ambargoları kırmanın yollarını bilimsel çalışmalarda bulmuşlar.
Uluslar arası tanınmışlık , Üniversiteler üzerinden sağlanıyor.
Haklı başarıları Uluslararası örgütler tarafından görmemezlikte gelinemiyor.
Yakın Doğu Üniversitesi hem bir bilim yuvası olarak hem de sağlık turizminde yaptığı yatırımlarla Kıbrıs’a çok şey kazandıracak.
Mütevelli heyet başkan yardımcısı Adem Aköl , aldıkları uluslar arası akreditasyonu gösteriyor gururla.
Dünya’nın en önemli prestijli sağlık akreditasyonunda KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ yazıyor.
Yakın Doğu Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti.
Kıbrıslılar çok şeyi başarıyorlar.
Çok şeyi de başaracaklar.
Birilerinin Gölge etmemesi yetecek onlara….
7 Mart 2011 Pazartesi
ÖDÜL KAZANAN YAZI
Gazetemize ödül
Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından Anadolu basınının çalışmalarını teşvik etmek değerlendirmek ve yerel gazeteciliğin güçlenmesini sağlamak amacıyla her yıl düzenlenen ‘Anadolu Basını Özendirme Yarışması’nı 2010 yılında kazananlar belli oldu. Yarışmada, gazetemiz muhabiri ve köşe yazarı Reha İlhan ‘Çığlık Çığlığa Tükeniyoruz’ adlı makalesiyle ikinci oldu.
KÖŞE TAŞI REHA İLHAN
ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA TÜKENİYORUZ…
Ben bir Sedir ağacıyım dağlarınızda…
100 yaşındayım…
Büyük büyük annem Dünyanın en güzel doğasında yaşadığımızı söylemişti bana.
Ben bebeklerimin yüzüne bakamıyorum.
Çığlık çığlığa bitiriyorlar bizi.
Eskiden aslanlar yaşardı gölgeliklerimizde..
Kocaman kurtlar korkardı onlardan..
Sonra insanlar geldi gölgemize..
Sonrası artık yok gibi..
Farkında mısınız tükettiğiniz biz değiliz.
Kendi hayat kaynaklarınızı tüketiyorsunuz.
Kendi kendinizi yok ediyorsunuz.
İçinde yaşadığınız dünyayı yiyerek bitiren peynir kurtları gibisiniz.
Tabii ki üzülüyorum..ve sizi son bir kez uyarmak istiyorum..
Çok yakında içinde yaşayacağınız bir dünyanız olmayacak.
Ağacı olmayan bir dünyanın neresinde yaşayacaksınız?.
Akıllı olduğunuzu sanıyorsunuz.
Büyük babam anlatırdı sizin ne kadar akılsız olduğunuzu.
Bilge ağaçtı Büyük babam..
Şurada ilerideki tepede kocaman gövdesiyle izlerdi Çığlıkkarayı…
Buranın en heybetli Sediriydi..
Akılsız dediği insanlar geldiler bir gün…Hepimiz çok ağladık…çok bağırdık..
Çığlık çığlığaydı çığlıkkara….
Koca babam yıkıldığında…
Kötüsünün geleceğini anlamıştık…
Ama siz …anlamadınız.
“Çığlıkara olarak değil de bölgeyle ilgili “bilgi”verebilirim. Toplam yaklaşık 50 bin hektar sedir var bölgede. Bunun 20 bin hektarı verimli orman. 10 bin hektarlık da verimsiz alan var. Maden şirketleri bu 10 bin hektarlık verimsiz alanda çalışıyor. Çığlıkara’nın tabiatı koruma alanında çalışma yok yani. Sayı olarak da yaklaşık 30 milyon sedir olduğunu söyleyebiliriz. 20 bin hektarı 1500’le çarparsanız, 30 milyon eder. Bu bölge sedirin en güzel gelişim yaptığı alan. 125 ila 1750 metrelik yükseltideki en iyi yetişme alanı burası. Örneğin Maraş bölgesinde 100 yaşındaki bir sedir 2 metreküp gelir, burada 3,5 metreküp gelir. Bu tür ilk kez Lübnan’da bulunduğu için literatüre ‘Lübnan Sediri’ olarak geçmiş. Ancak şimdi Toros Sediri olarak düzeltildi.”Elmalı Orman İşletme Müdürü Salih Çoban..Odatv.com dan alınmıştır.
Yüz yıllardır buradayız.
Ben yüz yaşındayım.
Kartallar yuva yaptı dallarıma..
Tavşanlar kovuklarımda büyüdüler.
Gölgemde yaşar vahşi hayat.
Ben bir Sedir ağacıyım Çığlıkkara da…
Taş ocakları dediniz dağlarıma…
Odun dediniz gövdeme…
Çığlık çığlığa tükettiniz bizi…
Çığlıkkara dediniz yurduma…
Duyduklarınız bizim çığlığımızdı…
Kara olan ise sizin geleceğiniz….
Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından Anadolu basınının çalışmalarını teşvik etmek değerlendirmek ve yerel gazeteciliğin güçlenmesini sağlamak amacıyla her yıl düzenlenen ‘Anadolu Basını Özendirme Yarışması’nı 2010 yılında kazananlar belli oldu. Yarışmada, gazetemiz muhabiri ve köşe yazarı Reha İlhan ‘Çığlık Çığlığa Tükeniyoruz’ adlı makalesiyle ikinci oldu.
KÖŞE TAŞI REHA İLHAN
ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA TÜKENİYORUZ…
Ben bir Sedir ağacıyım dağlarınızda…
100 yaşındayım…
Büyük büyük annem Dünyanın en güzel doğasında yaşadığımızı söylemişti bana.
Ben bebeklerimin yüzüne bakamıyorum.
Çığlık çığlığa bitiriyorlar bizi.
Eskiden aslanlar yaşardı gölgeliklerimizde..
Kocaman kurtlar korkardı onlardan..
Sonra insanlar geldi gölgemize..
Sonrası artık yok gibi..
Farkında mısınız tükettiğiniz biz değiliz.
Kendi hayat kaynaklarınızı tüketiyorsunuz.
Kendi kendinizi yok ediyorsunuz.
İçinde yaşadığınız dünyayı yiyerek bitiren peynir kurtları gibisiniz.
Tabii ki üzülüyorum..ve sizi son bir kez uyarmak istiyorum..
Çok yakında içinde yaşayacağınız bir dünyanız olmayacak.
Ağacı olmayan bir dünyanın neresinde yaşayacaksınız?.
Akıllı olduğunuzu sanıyorsunuz.
Büyük babam anlatırdı sizin ne kadar akılsız olduğunuzu.
Bilge ağaçtı Büyük babam..
Şurada ilerideki tepede kocaman gövdesiyle izlerdi Çığlıkkarayı…
Buranın en heybetli Sediriydi..
Akılsız dediği insanlar geldiler bir gün…Hepimiz çok ağladık…çok bağırdık..
Çığlık çığlığaydı çığlıkkara….
Koca babam yıkıldığında…
Kötüsünün geleceğini anlamıştık…
Ama siz …anlamadınız.
“Çığlıkara olarak değil de bölgeyle ilgili “bilgi”verebilirim. Toplam yaklaşık 50 bin hektar sedir var bölgede. Bunun 20 bin hektarı verimli orman. 10 bin hektarlık da verimsiz alan var. Maden şirketleri bu 10 bin hektarlık verimsiz alanda çalışıyor. Çığlıkara’nın tabiatı koruma alanında çalışma yok yani. Sayı olarak da yaklaşık 30 milyon sedir olduğunu söyleyebiliriz. 20 bin hektarı 1500’le çarparsanız, 30 milyon eder. Bu bölge sedirin en güzel gelişim yaptığı alan. 125 ila 1750 metrelik yükseltideki en iyi yetişme alanı burası. Örneğin Maraş bölgesinde 100 yaşındaki bir sedir 2 metreküp gelir, burada 3,5 metreküp gelir. Bu tür ilk kez Lübnan’da bulunduğu için literatüre ‘Lübnan Sediri’ olarak geçmiş. Ancak şimdi Toros Sediri olarak düzeltildi.”Elmalı Orman İşletme Müdürü Salih Çoban..Odatv.com dan alınmıştır.
Yüz yıllardır buradayız.
Ben yüz yaşındayım.
Kartallar yuva yaptı dallarıma..
Tavşanlar kovuklarımda büyüdüler.
Gölgemde yaşar vahşi hayat.
Ben bir Sedir ağacıyım Çığlıkkara da…
Taş ocakları dediniz dağlarıma…
Odun dediniz gövdeme…
Çığlık çığlığa tükettiniz bizi…
Çığlıkkara dediniz yurduma…
Duyduklarınız bizim çığlığımızdı…
Kara olan ise sizin geleceğiniz….
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)