KÖŞETAŞI REHA İLHAN
BEŞ DAKİKA ARA
Kabak tadı veren tekrar filmleri vardır..
Hollywood her sıkıştığında daha önce çok iyi iş yapmış filmlerin tekrarlarını çeker.
Aynı filmin aynı sonla bitmesi nedense izleyenlere hiç yadırgatıcı gelmez.
Yeni oyuncular ve yönetmenlerle çevrilen aynı konulu filmler gişe rekoru kırmaya ve iş yapmaya devam eder.
Amerikan rüyasının ve başarısının sırrı işte bu büyülü filmlerde yatar.
Konu aynıdır.Hikayenin sonu hiç değişmez ama değişen oyuncular işi bitirirler.
İşte size bir Hollywood film öyküsü daha.
Yüzlerce kez çevrilip , yüzlerce kez iş yapmış bir film.
Hikaye 19.yüzyılda başlar.
Üç yüz Dünya yılı yaşında bir hikayedir bu.
Ülkelerini kendilerinin yönetmesi gerektiğini söyleyen bir avuç maceracı ile , Dünya’yı yönetmek isteyen zengin ve kaba adamların mücadelesi.
Filimde ki hikayenin uzun sürmesinin sadece bir nedeni var.
Üzerinde çalıştıkları ülkenin kurucusunun ilkelerini yenemiyor olmaları.
Her şeye rağmen zengin adamlar O ülkeyi ve Dünya’yı yönetmek konusunda çok ısrarcı.
Bu istekleri sadece bir ülke ile sınırlı da değil.
İzlenen film de tamamen bir ülke ile ilgili değil zaten.
Bölgede var olan bir çok millet ve devletle ilgili karmaşık ve çetrefilli bir hikaye.
Zaman zaman sıkıcı ve can acıtıcı da olsa film izleyenlerin hoşuna gidecek atraksiyon ve aksiyona sahip..
Filimde ki zengin , kaba ve ısrarcı adamlar ,uğraştıkları bir avuç adamla dalga geçilemeyeceğini yakın geçmişte birkaç kez yaşayarak öğrenmiş durumdalar..
İşlerini sıkı tutuyorlar.
Bu yüzden çok dikkatli ve sabırlı bir süreci en başından kabullenmiş görünüyorlar.
Ama ne olursa olsun bu sabırlı süreç sonsuza dek süremez...
Filmin bir yerinde kendisine Wikileaks diyen bir internet korsanı kendi sayfasında zengin adamın gerçek niyetini açıklar.Ortaya dökülen bu iç yazışmalar yüzünden bütün operasyonların hızlandırılması gerekmektedir.
Kontrolden çıkmak üzere olan bir sürü değişken ve bir sürü güç vardır.
Üstelik aynı wikileaks yeni belgeler ve yeni isimler yayınlayacağını da duyurur.
Bir sürü operasyonun ,uyku moduna alınmış bir sürü insanın hızla yön değiştirmesi mümkün görünmektedir.
Filmin müziği ile birlikte ritmi de hızlanmıştır.
Söz konusu ülkenin siyasi partilerinden en büyüğü kendini yenilemekte ve demokratik bir yapı ile üye sayısını da arttırmaktadır.
İşin tadı kaçmakta , zengin adamın suratı asılmaktadır.
………
Eskiden film aralarında dondurulmuş çikolatalı buz satarlardı.
Filmin büyüsüne kapılan seyirci beş dakikalığına da olsa kendine gelirdi.
Sonra film kaldığı yerden tekrar başlardı…
Filmin büyüsünden kurtulmak için beş dakikanız olurdu..
Sadece beş dakika….
29 Şubat 2012 Çarşamba
27 Şubat 2012 Pazartesi
CUMHURİYET GENÇLİK EVİ
KÖŞETAŞI REHA İLHAN
PORTAKAL SUYU - BALIK VE PARTİ PROGRAMI
Kepez belediye başkanının öğlen yemeği davetin de portakal suyu yanında balık yedik.Küçük orman parçasının dibine kadar gelen beton binaların ,ufuk çizgisinde Akdeniz ile buluşmasını seyrederek Kepez Belediyesinin çalışmalarını dinledik.
Öyle işler yapıyoruz ki tersine akış başlayacak , şehir merkezinden herkes buraya gelecek diyor Hakan Tütüncü..
Gazetemizde bu haberi okuyan CHP’li belediye başkanları bütün gün bizzat kendileri telefon ederek genel yayın yönetmenimiz ile görüşmüşler.
Onlar da bizimle birlikte olup yaptıkları icraatları anlatmak istediklerini ısrarla belirtmişler.
Derya Uğural’ ın dediğine göre O gün gazete baskıya gece geç saatlerde verilebilmiş.
CHP ‘li belediye başkanları ile telefonda konuşmaktan gazeteyi hazırlayamamış.
Yaptıkları çalışmaları anlatmak ve bizi dinlemek isteyen belediyelerin davetlerini sıraya sokmaya çalıştığını görünce iş bölümü yapmaya karar verdik.
Bizi çağıran belediye başkanlarını kırmak olmazdı.
Yaptıklarını Antalyalılara anlatmak için çırpınan bu belediye başkanları deve-tellal çözümünden sonra gazetecilerle konuşmayı da akıl edebilmişlerdi.
Şevklerini kıramazdık…
Davetlerini sıraya koyduktan sonra bana düşen CHP’li belediyeyi ziyarete gittim.
Beni “CUMHURİYET GENÇLİK EVİ’inde” karşıladılar.
Çağdaş mobilyalarla döşeli , bilgisayar donanımlı , uydu bağlantılı uluslar arası iletişimin ücretsiz yapılabildiği bu binanın bahçesi , ücretsiz internet bağlantısından yararlanan gençlerle doluydu.
Tam on toplantı salonu vardı.
Hepsi faaldi.Gençlerin ilgi alanlarına göre oluşturdukları çalışma guruplarının düzenlediği panel , konferans , tartışmalar ve tiyatro , film gösterileri için ücretsiz tahsis edilmişti.
Binanın çatısı kafeterya olarak düzenlenmişti.
Akdeniz’in ılık meltemi gençlerin geniş masaların etrafında dilediklerini içerek yaptıkları sohbeti güzelleştiriyordu…
Bazı masalarda kutlanan doğum günü davetleri de vardı..
Gençlerin kendi orkestralarının program yaptığı platform etrafa canlılık katıyordu..
Süreli süresiz tüm yayınların bulunabildiği okuma odası pırıl pırıldı.
Binanın arkasında iki basketbol –voleybol sahası ,bir sentetik halı futbol sahası ve etrafını çevreleyen kauçuk tabanlı atletizm pisti her yaştan sporcunun ücretsiz olarak yararlanacağı şekilde kullanılıyordu.
Bize eşlik eden “CUMHURİYET GENÇLİK EVİ “ yönetim kurulu üyesi genç kızın söylediğine göre hafta içi programlı olarak herkesin kullanımına açık olan spor alanları hafta sonu müsabakalara ayrılmıştı.
Haftanın her günü ve 24 saat açık olan tesiste tek gecelik konaklama da düşünülmüş ve çok düşük bir bedel ile öğrencilerin gençlik evi imkanlarından sonuna kadar yararlanmaları sağlanmıştı.
“CUMHURİYET GENÇLİK EVİ’NİN çalışanlarının üniversite gençleri olduğunu ve başvuran bütün gençlerin çalışmasının mümkün olduğunu söyleyen genç yönetici, bölünmüş zamanlı çalışmalarla gençlerin harçlıklarını kazanmalarını sağladıklarını da belirtti.
Yönetim kurulunun dört üyesinin seçimle gençler arasından seçilmesi üretim atölyeleri ve seralarda yetiştirilen ürünlerin gençlik pazarı olarak düzenlenen yerde satılması burada ki hayatı rahatlatan ve farklılaştıran uygulama olmuştu.
Bu fikir gençlerindi ve başarmışlardı.
CUMHURİYET GENÇLİK EVİ’nden ayrılırken başkana diğer çalışmalarını görmemize gerek olmadığını söyledim..
Bu kadarı bile benim için fazlaydı.
Şimdi siz buna inanmazsınız.
Hadi canım filan diyeniniz bile olmuştur.
Oysa hiçte öyle değil.
Okuduklarınız benim hayalim ya da fikrim değil.
Cumhuriyet Halk Partisinin programında yazıyor.
330. sayfayı okursanız görürsünüz.
CHP’li belediyeler de her halde bu programa uygun işler yaparlar..
Yaparlar değil mi?...
PORTAKAL SUYU - BALIK VE PARTİ PROGRAMI
Kepez belediye başkanının öğlen yemeği davetin de portakal suyu yanında balık yedik.Küçük orman parçasının dibine kadar gelen beton binaların ,ufuk çizgisinde Akdeniz ile buluşmasını seyrederek Kepez Belediyesinin çalışmalarını dinledik.
Öyle işler yapıyoruz ki tersine akış başlayacak , şehir merkezinden herkes buraya gelecek diyor Hakan Tütüncü..
Gazetemizde bu haberi okuyan CHP’li belediye başkanları bütün gün bizzat kendileri telefon ederek genel yayın yönetmenimiz ile görüşmüşler.
Onlar da bizimle birlikte olup yaptıkları icraatları anlatmak istediklerini ısrarla belirtmişler.
Derya Uğural’ ın dediğine göre O gün gazete baskıya gece geç saatlerde verilebilmiş.
CHP ‘li belediye başkanları ile telefonda konuşmaktan gazeteyi hazırlayamamış.
Yaptıkları çalışmaları anlatmak ve bizi dinlemek isteyen belediyelerin davetlerini sıraya sokmaya çalıştığını görünce iş bölümü yapmaya karar verdik.
Bizi çağıran belediye başkanlarını kırmak olmazdı.
Yaptıklarını Antalyalılara anlatmak için çırpınan bu belediye başkanları deve-tellal çözümünden sonra gazetecilerle konuşmayı da akıl edebilmişlerdi.
Şevklerini kıramazdık…
Davetlerini sıraya koyduktan sonra bana düşen CHP’li belediyeyi ziyarete gittim.
Beni “CUMHURİYET GENÇLİK EVİ’inde” karşıladılar.
Çağdaş mobilyalarla döşeli , bilgisayar donanımlı , uydu bağlantılı uluslar arası iletişimin ücretsiz yapılabildiği bu binanın bahçesi , ücretsiz internet bağlantısından yararlanan gençlerle doluydu.
Tam on toplantı salonu vardı.
Hepsi faaldi.Gençlerin ilgi alanlarına göre oluşturdukları çalışma guruplarının düzenlediği panel , konferans , tartışmalar ve tiyatro , film gösterileri için ücretsiz tahsis edilmişti.
Binanın çatısı kafeterya olarak düzenlenmişti.
Akdeniz’in ılık meltemi gençlerin geniş masaların etrafında dilediklerini içerek yaptıkları sohbeti güzelleştiriyordu…
Bazı masalarda kutlanan doğum günü davetleri de vardı..
Gençlerin kendi orkestralarının program yaptığı platform etrafa canlılık katıyordu..
Süreli süresiz tüm yayınların bulunabildiği okuma odası pırıl pırıldı.
Binanın arkasında iki basketbol –voleybol sahası ,bir sentetik halı futbol sahası ve etrafını çevreleyen kauçuk tabanlı atletizm pisti her yaştan sporcunun ücretsiz olarak yararlanacağı şekilde kullanılıyordu.
Bize eşlik eden “CUMHURİYET GENÇLİK EVİ “ yönetim kurulu üyesi genç kızın söylediğine göre hafta içi programlı olarak herkesin kullanımına açık olan spor alanları hafta sonu müsabakalara ayrılmıştı.
Haftanın her günü ve 24 saat açık olan tesiste tek gecelik konaklama da düşünülmüş ve çok düşük bir bedel ile öğrencilerin gençlik evi imkanlarından sonuna kadar yararlanmaları sağlanmıştı.
“CUMHURİYET GENÇLİK EVİ’NİN çalışanlarının üniversite gençleri olduğunu ve başvuran bütün gençlerin çalışmasının mümkün olduğunu söyleyen genç yönetici, bölünmüş zamanlı çalışmalarla gençlerin harçlıklarını kazanmalarını sağladıklarını da belirtti.
Yönetim kurulunun dört üyesinin seçimle gençler arasından seçilmesi üretim atölyeleri ve seralarda yetiştirilen ürünlerin gençlik pazarı olarak düzenlenen yerde satılması burada ki hayatı rahatlatan ve farklılaştıran uygulama olmuştu.
Bu fikir gençlerindi ve başarmışlardı.
CUMHURİYET GENÇLİK EVİ’nden ayrılırken başkana diğer çalışmalarını görmemize gerek olmadığını söyledim..
Bu kadarı bile benim için fazlaydı.
Şimdi siz buna inanmazsınız.
Hadi canım filan diyeniniz bile olmuştur.
Oysa hiçte öyle değil.
Okuduklarınız benim hayalim ya da fikrim değil.
Cumhuriyet Halk Partisinin programında yazıyor.
330. sayfayı okursanız görürsünüz.
CHP’li belediyeler de her halde bu programa uygun işler yaparlar..
Yaparlar değil mi?...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)