20 Kasım 2012 Salı
BAŞKASININ PLANI BİZİ OYUNCAK YAPAR
KÖŞETAŞI REHA İLHAN
BÜYÜK PLANIN BİR PARÇASIYIZ…
Ve bu hiç de iyi bir şey değil…
Yani durum size söylendiği gibi , her gün onlarca kez tekrarlandığı gibi değil.
Başkasının planının parçası olmak , başkasının oyuncağı olmaktan farklı bir şey değil.
Bakın yapılmak istenen şey ne?
Soruyu doğru sorarsanız doğru yanıt almasanız bile sandığınızdan çok daha fazla yol kat edersiniz.
İşte doğru soru bu…Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti için yapılmak istenen şey ne?
Sorduğunuz kişilerin cevap vermeleri ya da farklı şeyler söylemeleri önemli değil.
Siz bu soruyu sorduğunuzda zaten çok mesafe kat ediyorsunuz.
Bakın bu gün Türkiye için istenen şey , parçalı , bölgeli ve dinsel temelli bir zayıf devlet olmamız.
Neden?
Basit …Çünkü onlar açısından yönetilebilir olmamız için en iyi devam yolu bu…
Birileri sizin dışınızda ve egemen iseler…
Bu egemen güç Amerika Birleşik Devletleri ise, birkaç şey daha bilmelisiniz.
Bu büyük planın bir parçası da O…
Amerika’nın laik olmadığını söylüyorlar size ve Amerikalılara …
Oysa hiç de öyle değil..
Bilmiyordunuz değil mi?
Takmayın kafanıza bunu zaten Amerikalıların çoğu da bilmiyor..
Ülkemizde yapılan kirli bilgilendirme, yanıltma , şaşırtma ve paralize etme süreci önce Amerikalılar üzerinde denendi.
Test edildi ve onaylandı.
Amerika Birleşik Devletlerini kuran insanlar tartışılmaz bir dil ve yazılı belgelerle yeni kurdukları devletin kesinlikle bir din devleti olmadığını ve din konusunda hiçbir yasal düzenleme yapılmayacağını Anayasalarının ilk maddesine koydular.
Bu madde bu gün de orada duruyor..
Oysa neredeyse bütün Amerikalı politikacılar din siyaseti yapıp oy almaya çalışıyor .. Amerikalılar da bunu çok anlamlı buluyorlar.
Hatta laisizmin uygulandığı iki ülkeden ,Türkiye ve Fransa’dan söz ederek ,Amerika Birleşik Devletlerinin kuruluşunda ki laik yapıyı yok sayıyorlar…
Biz de de yapılan bu..
Türkiye Cumhuriyeti Devleti , Laiklik temeli üzerine kurulmuş , özgür düşünceli ve bilimi önceleyen bir devlettir.
Bunu egemen güçler istiyor diye değiştirmek bizi asla daha iyi yapmaz…
Sadece başkalarının daha kolay , daha sorunsuz oynayabileceği bir oyuncak yapar…
Bunu yaparsak sadece başkasının kolayca oynayacağı bir oyuncak oluruz…
Bu gün Amerikan halkıyla kolayca oynadıkları gibi , bizimle de oynarlar..
Umarım istediğimiz bu değildir..
18 Kasım 2012 Pazar
BUNU YAZMALISIN...!
KÖŞETAŞI REHA İLHAN
NİYE YAZMIYORSUN BUNLARI?!...
İçe basan ayaklarının üzerinde hafif yaylanarak yürüyordu.
Basamakları inerken zorlandığı ve dizlerinin bu hareket nedeniyle ağrıdığı yüzünden belliydi..
Yanıma geldi..
Gözlerime değil yere bakıyordu , ama benimle konuştuğunu duruşu ile belli ediyordu.
-Gazeteci misin?
- Evet gazeteciyim..
- Bu güzellikleri de yazsana…Karşıda yükselen kocaman binaları gösteriyordu eliyle..
Bütün bir hafta çocuklarımızın ve gençlerimizin futbol sporu yapmaları için çalışıyoruz.
Hafta sonları da futbol sahalarını , stadyumları geziyoruz.
Maçların düzgün , zamanında ve sorunsuz oynanması için her şeyi yapıyoruz.
Maç başlamadan önce sahada sporcuları bir araya getirip fotoğraflarını çekiyor , yerel gazetelere amatör spor sayfaları için haftanın maçları bilgilerini hazırlıyoruz…
Zeytinköy’de ki 4 nolu sahanın beton zeminli tribünündeydim...
İlk maçın ortalarına yaklaşıyorduk.
Uzaktan beni izlediğini fark etmiştim…
Yerinden kalktı , içe basan ayaklarının üzerinde hafifçe yaylanarak bana doğru geldi.
-Gazeteci misin?...
- Evet gazeteciyim..
- Bu güzellikleri de yazsana..
- Hangi güzellikleri?..
- Bir yığın yol yapılıyor..Bak şu kocaman binalara…Yazsana bunları da…
Futbol maçının heyecanının yerine başka bir heyecan hissettim içimde.Endişelenmedim desem doğru olmaz..Tanımadığım ve beni bir süre uzaktan izleyen bu adam zaman zaman yere zaman zaman omzumun üstünden arkamda ki boşluğa bakarak bana bir şeyleri yazmamı söylüyordu.Kendimi toparladım..
- Otursana yanıma…Dedim..Ama O oturmadı…
- Gazetecisin değil mi?
- Evet gazeteciyim..
- Bu kadar duble yol yapılıyor , bu kadar bina…Niye yazmıyorsun bunları..
- Ne iş yapıyorsun?
- Halde çalışıyorum…
Sabaha kadar kamyon boşaltıp , kamyon yüklemişti..Toptancı halde meyve ve sebzelerin depolandığı yerlerde yatıp kalkıyordu.Sabaha karşı uyumuş ,uyanınca da ara sokaklardan yürüyerek maç izlemeye gelmişti.
Ne duble yollar , ne de kocaman binalar onun hayatında yoktu..Belki de hiç olmayacaktı…
Hakemin sertçe çaldığı düdükle , durakladı,gözlerimiz bir an karşılaştı.Devre arası olmuştu.. Hızla döndü ve geldiği yere doğru yürüdü..
Çay içmek ve diğer sahalarda ki maçları kontrol etmek için yerimden kalktım..
O eski yerine oturmuş , sırtını beton duvara dayamış, boş gözlerle çim sahaya bakıyordu.
Tribünden indim ve çay ocağına doğru yürüdüm..
Herkesin peşinde koştuğu ama bir türlü bulamadığı adam beni bulmuştu.
Gerçi ben de göbeğini kaşırken görmemiştim ama….Onunla konuşmuştum…
Yüzümde tarif edemediğim bir gülümseme ile ,” Bunu yazmalısın” dedim ..
Duble yolları , kocaman binaları yazmıyorsun…
Bunu yazmalısın…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)