21 Nisan 2013 Pazar

BİR ŞEY Mİ YAPACAKSIN KEMAL.?

KÖŞE TAŞI REHA İLHAN BİR ŞEY Mİ YAPACAKSIN KEMAL..? Mayıs ayının serin bir İstanbul gecesinde Nişantaşı’ndan Teşvikiye’ye doğru yürüyorlardı. Piyade kaldırımı her zaman ki gibi insansızdı.. Kol kola girmiş iki adamdan birisi aralarında ki derin samimiyeti belirten bir ses tonu ile sordu.. - Bir şey mi yapacaksın Kemal..?.. - Evet paşam bir şey yapacağım…. İngiltere büyükelçisi gergin bir yüz ifadesi ile çıkmıştı Osmanlı padişahının odasından. Kapıda bekleyen katibinin elindeki fötr şapkasını hızla çekerek aldı ve görevlinin yolu göstermesini beklemeden merdivenlere doğru yürüdü. İşgal ettikleri ülkenin padişahı ile hemen hemen her gün görüşüyordu. Sarayın merdivenlerinden hızla inerken elçilik katibi O’na yetişmeye çalışıyordu. 14 Mayıs 1919 ılık bir İstanbul akşamı Nişantaşı’ndaki Sadrazam konağına doğru yürüyen genç subay etrafında ki İngiliz ajanlarına aldırmadan tam zamanında girdi konağa.Farkındaydı .Uzun bir süredir takip ediyorlardı O’nu.. Yazlık üniformalarını giymiş genç asker sert adımlarla girdi odaya.. Oda da derin bir sessizlik vardı. Sadrazam Damat Ferit , ayakta karşıladığı genç subayın oturmasını beklemeden oturdu koltuğa.Gergin görünen sadrazam yüzünü yerde ki halının işlemelerinden kaldırmadan sessizce oturuyordu.Akşam yemeğine davet ettiği genç subay karşısında ki koltuğa kendinden emin bir şekilde oturmuş ,sadrazamın bu sıkıntılı halini izliyordu. Damat Ferit , halıya kilitlenen bakışlarını kaldırıp duvarda ki saate baktı.. Mırıltılı bir sesle…” Acaba nerede kaldı?.” Dedi. - Birini mi bekliyoruz ?..Dedi genç subay.. Aynı mırıltıyla cevapladı Damat Ferit..” Evet ..Cevat paşa hazretleri geleceklerdi.” Genç subayın yüzü aydınlandı.Genel Kurmay Başkanı Cevat paşa’ da gelecekse durum daha iyi gelişecekti. Çanakkale de birlikte savaştığı Cevat Paşa ile çok yakın iki dostlardı..Sadrazamın sıkıntısını anlamaya başlıyordu. Aralarında ki sessizliği odaya giren Cevat paşa bozdu. Üç kişi yemek yiyecekleri salona geçtiler..Yemek boyunca aralarında ki sessizlik devam etti.Çatal bıçak ve masadan toplanan tabakların sesinden başka bir ses yoktu..Kurmay Subay ,”konuşacaklarımızın kimse tarafından duyulmasını istemiyor.” Diye değerlendirdi bu durumu ve yemeğini sakin bir şekilde bitirdi. Ortasında genişçe bir masa bulunan dar bir odaya geçtiklerinde Sadrazam , “Bir harita getirtsek de müfettiş paşa onun üzerinde bana izahat verse .” diyerek hizmetkarlardan harita getirmelerini istedi.. Belli ki zaten hazır olan harita derhal masaya kondu.Görevli çıkıncaya kadar bekleyen paşalar masanın üzerinde ki ‘ Kipert Atlası’ içerisinden Anadolu paftasını açıyorlar. Kurmay subay, karşısında ki Damat Ferit’e bakarak ,”Ne nokta-i nazardan izahat talep ediliyor.?” Diye sorar . “ Mesela” diyor Damat Ferit , “ Samsun havalisinde ne yapacaksınız?.” Keskin bakışları ile gözlerini kendisinden kaçıran Damat Ferit’e tereddüt etmeden cevap veren Kurmay subay Samsun’da başlayan Türk direnişinin İngiliz raporlarında abartıldığını belirterek ,”Yerinde yapılacak tetkiklerden sonra icap eden en iyi tedbirler bulunabilir , merak buyurmayınız .”diyerek solunda duran Cevat paşa’ya bakar.Sadrazam da gözlerini general’e çevirerek ,” Ne dersiniz?”diye sorar. Cevat paşa doğal bir ses tonu ile “Öyledir efendim .Böyle işler mahallinde hallolunur. Şimdiden kesin ne söylenebilir?.” Sıkıntısı giderek büyüyen Sadrazam memnuniyetsizliğini saklamaya çalışarak ama gergin bir ses tonu ile ,” pekala siz bana harita üzerinde kumandanınızın görevinin kapsadığı alanı gösterir misiniz.?” Kurmay subay sadrazamın kuşkulandığı konuyu anlamıştır.Derhal elini haritanın üzerine koyarak birkaç il sınırını gösterir ve “…. ihtimal şu kadar parça .” diye soruyu yanıtlar.Cevat paşa kurmay subayını destekleyerek “..Mıntıkanın ehemmiyeti yoktur.Paşa bittabi o mıntıkadaki kuvvete kumanda edecektir.Zaten nerede kuvvet kaldı ki?.” Genel Kurmay Başkanı Cevat paşa bu sözleri söyledikten sonra masada hafifçe geri çekilir . Kurmay subay generalin yüzüne aydınlık gözlerle bakarak memnuniyetini belirtir.Her biri bir koltuğa oturur .Sadrazam kurmay subaya dönerek ,” Ne vakit hareket edeceksiniz? diye sorar. Subay aynı kararlılıkla “Ne vakit emir buyruluyorsa..Ben harekete hazırım.” Sadrazam sıkıntılı bir sesle sorularına devam eder..”Zat-ı şahane’yi ziyaret ettiniz mi?” “Hayır irade buyrulmadı.”Sadrazam konuşmayı bitiren bir eda ile , “ İrade buyruldu…Ben tebliğ ediyorum.Yarın kendilerini ziyaret ediniz.” İşgal güçlerine karşı birlikte savaşmış iki adam konaktan çıkıp piyade kaldırımında kol kola yürürler…Nişantaşı kaldırımlarında gecenin serinliğinde Cevat paşa kolunu sıkıca tuttuğu Mustafa Kemal’e , - Bir şey mi yapacaksın Kemal.? Diye sorar… - Evet paşam bir şey yapacağım… - Allah muvaffak etsin. - Mutlak muvaffak olacağız… Türk direnişi ve devrimi böyle başlar….. Bir şey yaparak….