KÖŞETAŞI REHA İLHAN
BUYRUN... TEREYAĞLI...AYRAN DA VAR..
Gün öğlene devrilince kalabalık daha çok ilgilenir onlarla...Oysa onlar hep ilgilidir kalabalıklarla
Kimimiz yapması gereken işler için aceleci , kimimiz işini bitirmiş rahat.
Onlar hep heyecanlı , hep atak...
Kimimiz karnının gurultusu ile yön ararken , kimimiz burnumuzu yakan tereyağı kokusundan kaçar...
Onlar hep davetkar ...Kaçanı kovalarcasına istekli.
Hep şikayet ettiniz.
Çarşının kokusu sizi ne kadar cezbetse de siz dönüp arkanızı gittiniz.
Onlar ile ilgili düşünceleriniz hep birilerinin aşağılayıcı yorumları üzerinde gelişti büyüdü.
Onlar şehrin önemli bir sorunuymuş gibi algılandılar.
Onlarla mücadele stratejileri oluşturuldu.
Mücadele eylem planları.
Kolluk güçleri kurduk.
Polis...jandarma....zabıta.....
İster inanın ister inanmayın....Turizm polisi,turizm jandarması ve turizm zabıtası kurduk....
Karnınızın , beyniniz ve burnunuz aracığılı ile gönderdiği bütün çekici sinyallere karşın siz onlardan nefret ettiniz.
İşte açıkça açılarak....açılım filan yaparak ....söylüyorum....
Ben onları seviyorum....
Ben HANUTÇULARI SEVİYORUM....
Adlarını bile kötü çağrışımlar yapsın diye takıştırdınız.
Ne demek ti Hanutçu....
Hanut alan....
Peki hanut neydi?...
Çalıştığı işyerine kazandırdığı müşteri karşılığı aldığı ücret.
Ne yapıyordu Hanutçu?
Bütün gün pozitif davranıp insanları isteklendirmeye çalışıyor.
İnanılmaz bir pozitif enerjileri var.
Hep güleryüzlü....Hep istekli ...arzulu...ve hırslı...
Müthiş bir sezgi gücü var hepsinde...
Yüzünüze bakıyor ve.......
Açsanız hemen anlıyor...
Susuzsanız öyle....
Düşük yoğunluklu enerji yayıyorsanız Portakal suyu öneriyor size...
Güneşten etkilenmişseniz hemen anlıyor....
Ayranı elinize tutuşturuveriyor...karşılıksız...
Bir bakışta anlıyor nereli olduğunuzu.....
Ne istediğinizi....
Onlarca dilde size ulaşabilir onlar....
Bir bakar , hangi dili konuştuğunuzu anlar....
Sonra....sonrası sizi rahatsız etsede turisti etmiyor....
Yerel insanların onlara ulaşma biçimi sizi rahatsız etsede Turist nerede olduğunu,neyi yaşamak üzere olduğunu onlardan öğreniyor.
Çünkü siz turistlerin yüzlerine bakmıyorsunuz.
Onlarla göz göze gelmiyorsunuz.
Onlar işte bunu yapıyor.
Turistin gözlerinin içine bakıyor...açmı...susuzmu...yorgunmu...güneşmi çarpmış...hemen anlıyor..
Nereli olduklarını , hangi dili konuştuklarını şıp diye biliyor ve....
Antalya'ya hoş geldiniz diyorlar...Tereyağlı ...diyorlar....ayran diyorlar....nasılsınız...beğendiniz mi diyorlar....
Onlar Dünya kültürünün bir parçası olma yolunda çok önemli mesafeleri bütün engellemelere karşın kat etmeyi ve varlıklarını sürdürmeyi başardılar.
Ben onları seviyorum....