Şehrin içinden tramvay geçirdiler.Nürnberg tramvayı...çiling çulung diyor , tıngır mıngır geçiyor.
Sonra şehir hayatı hızı ile ölçtüğünüzde "bir anda" lastik tekerlekli canavarlara saatte 80 kilometre hız yapın
dedikleri delikleri açtılar.
Ölüme koşan vızıltılarla geçtiler şehrin içinden.
Sonra İspanyol tramvayı çıktı ortaya.
Kuzeyden güneye yırttı attı şehri.
Henüz sesini duyamadık..Hareket edemeyen bir ağırlıkla şehrin üzerine çöktü.
Parça parça bir şehrin parçalanmış insanlarıyız artık.
Konyaaltı ile Larayı birleştirelim , havalimanını şehre bağlayalım diye çıkmıştık yola.
Kuzey antalyalı - güney antalyalı olduk. Doğu antalyada doğup batısını görememiş kuşaklar yetiştirdik.
Avuç içi kadar bir şehri nasıl böyle kısa bir sürede paramparça ettik?
Üstelik her bir büyük yatırım için bu kentin gönüllüleri düşüncelerini açıkladılar.
Kimi yapmayın dedi , kimi yaparsanız böyle olur dedi.
Duymadılar...Dinlemediler...
Muhtemelen bu günde duymuyorlar , dinlemiyorlar...
Dünya yılı ile ölçülen bir zaman kavramına oturttuğumuz insan ömrümüz var.
Aynı zaman kavramında algıladığımız şehirlerin de ömrü var.
Bir şehrin ömrü , insan ömrü ile ölçüldüğünde 100 lerce insan kuşağı ile anlatılabilir.
Bir insanın 5 yıllık hizmet süresinde yapacağı işleri bir şehrin kabul etmesi için yapılacak işin yıllarca konuşulmuş , planlanmış ve üzerinde anlaşılmış olması gerekir.
20 yıl oldu bu şehir "dönerciler çarşısını" kabul ettimi?
Nürnberg tramvayı hala bir şehir oyuncağı.
Battı çıktılar şehri ikiye ayırdı ve birleştirmek için çok daha büyük köprüler ve yeni ulaşım aksları yapmak zorundayız
İspanyol tramvayı mevcut hattında taşıyacak insan bulacak mı ? sorusu henüz yanıtlanmadı.
20 insan yılı sonra belki...
50 insan yılında oluşan şehir dokusunu yok etti.Kendi dokusunu da en iyimser bakışla 20 yılda oluşturacak.
Sizi bilmem ama benim içimde sıkıntılı bir tramvay patinaj yapıyor.
Beni ve içinde yaşadığım şehri hiçbir yere götüremeyen bir boşuna çaba.
Canım sıkılıyor.
Küçük bir gazete haberi.
Güzel ülkemin güzel şehirlerinde bir günde 9 insan kendi canına kıymış.
Düşlediğimiz ve istediğimiz bence bu değildi.
Yönetim kararları insanları mutlu etmek için alınmalı.
Huzurlu ve güvenli yarınlar planlayan yöneticilerimiz olmalı.
Hadi vaz geçtim...Hiç olmazsa Antalya'nın yöneticileri böyle olmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder