7 Şubat 2011 Pazartesi

ÇALIŞMAK ÇOK GÜZEL

REHA İLHAN KÖŞE TAŞI

KIBRIS'I ANLAMALIYIZ

Kıbrıs adası , buraya dikkat, Kıbrıs bir ada.Anlaşılmak istiyor.
Kiminiz için son elli yıllık bir gerçek kiminiz için on dokuzuncu yüzyıl adası , hadi daha geriye gidelim kiminiz için 1570 yılından kalan Osmanlı imparatorluğu armağanı.
Oysa Kıbrıs Anadolu'nun tarihine milattan binlerce yıl önce Orta Anadolu insanının denize ulaşması ve açık denizde gördüğü bir karaltı olarak girmiş.
Yani Kıbrıs adasının ilk insan sakinleri Anadolu'dan gelmiş.
Buluntular bunu kanıtlıyor.Nevşehir yöresinde bulunan taş devri aletleri Kıbrısta da bulunuyor.
Fenikelilerin Adaya gelerek Girne şehrini kurduklarını da biliyoruz.
E bu kadar bize ait olan bu adanın bu günkü sıkıntısı nereden kaynaklanıyor.?
Her konuda bize muhalif Yunan idialarından mı?.
"Hayır bu ada bizim saplantılarından mı?."
Peki Kıbrıs Türk'ü nün ben Türk'üm kardeşim demesi neden.?
Bence ilk Kıbrıs insanının Anadoludan gelmiş olmasından.
Sonrasında Venedikliler , Cenevizliler , adayı satın alarak yerleşen Luzinyanlar , Tapınak şövalyeleri , Romalılar , Osmanlılar, İngilizler çok kültürlü hayatın en sakin ve güzel haliyle yaşamışlar.Peki bu adanın bu günü neden bu kadar karmaşık.
galiba en açık şekliyle Rumların "bu ada bizim siz bizim yönetimimizde yaşayacak bir azınlıksınız ve zamanla bu durumuda düzelteceğiz" demesinden kaynaklanıyor.
1974 Kıbrıs barış harekatı ada için yeni bir dönem açıyor.
İki toplumlu federal bir devlet öneriyor Türk tarafı.
Otuz altı yıldır bir arpa boyu yol alamayan bu öneriye karşılık Enosis sevdalısı düşünce her geçen gün daha da palazlanıyor.
Öyle ki Rum'un istediği bir oy iken üye olarak girdiği Avrupa Birliğinde Yunanistan ile birlikte iki oy'a sahip oluyor.
Ada'da barış neredeyse bir daha geri gelmemek üzere kaybolacak.Kıbrıslı Türklerin anlaşmaktan yana tavırları bu günkü barış ortamının tek yaratıcısı.
Kuzey Kıbrısa gelen yabancılar Rum tarafında kaçak insan muamelesi görürken.Türkler adaya gelen herkezi kendi misafirleri olarak görüyor.Her gün yüzlerce insan Rum tarafından Türk tarafına geçiyor.Ama Türk tarafına gelen yabancılar Rum tarafına alınmadığı gibi bir de afaroz ediliyorlar.
Kıbrıs Türk'ü Dünyanın her tarafında yok sayılıyor.
Kıbrıslı Türklere uygulanan ambargo ,bizim tarafımızdan bile unutuldu.
Bu günkü hükümet stratejik ada söylemiyle ada'da yaşananları ve yaşayanları görmediğini söylüyor.
Oysa Türk silahlı kuvvetleri ada'ya burada yaşayan insanlarını korumak için geldi.Bunun için burada.
Türkiye, Rumların uyguladığı Türkleri yok etme politikasının en güçlü malzemesi olan ambargoyu delmek için burada.Yapılan ekonomik yardımın nedeni de işte bu ambargo.
Kimse kimseyi beslemiyor.
Kimse kimseye muhtaç değil.Ama Türk hükümetinin duruşu , Kıbrıs'ı Rumların tezine doğru itiyor.
Bu gelişme Ada'da yaşayan insanların yok edilmeleri sonucunu doğurur.
Kıbrıs'ta yaşayan hiç kimse yok edilmeyi kabul etmeyecek kadar zeki.
Ama itilip kakılacak bir halk olmadığını da geçmişte Rumlara direnerek göstermişti.
O zaman da Rumlardan yana insanlar vardı burada, şimdide var.Annan planı oylanırken de ozaman AKP'nin desteklediği insanlar Türkiye aleyhine sloganlar atıyorlardı.
Değişen AKP nin duruşu oldu.
Değişen sanki Türk Silahlı Kuvvetlerinin direncinin kırılması oldu..
Yani değişen Kıbrıslı Türkler değil..
Çünkü onların bu gününde de gelecekle ilgili kaygılarında da değişen bir şey yok.
Bu gün ada'da var olmalarının tek nedeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve O'nun silahlı kuvvetleri.
Bu güce güvenmeye devam ediyorlar.Çünkü başka bir güçleri yok.
Başbakan Erdoğan'ın sözlerine en güzel yanıtı da işte bu Türkler veriyor.
"Biz Türkiye Cumhuriyeti Devletine güveniyoruz" diyorlar.
"Türk Silahlı kuvvetlerinin verdiği şehitler ,Tayyip beyin değil bizim şehitlerimiz.""Biz onlara ,onların bizim için döktükleri kana verdikleri cana ihanet etmiyeceğiz."
" Ne olursa olsun etmeyeceğiz."

Hiç yorum yok: