KÖŞE TAŞI REHA İLHAN
DEMOKRASİ SAYGI DUYMAKTIR
Birlikte yaşama isteği ile yanıp tutuşan insanların birlikte yaşadıkları insanlara saygı duymaması en temel sorunumuz olmaya başladı.
Birlikte yaşayalım ama ben sana saygı duymayayım…
Birlikte yaşayalım ve sen bana saygı duy…
Olur…!!.
Olmuyor tabii ki…
Olmaz da… Eşitler arası bir arada oluş ile açıkladığım demokrasinin… Sadece sen bana saygı duy ve katlan anlayışı ile yürümeyeceği apaçık ortada.
80 yıllık demokrasi birikiminin demokratik açılım hikayeleri ile birlikte 7 yılda nasıl çürütüldüğünün tanığı oluyoruz.
Demokrasinin gücü eşitler arasında gelişen karşılıklı saygı ve kabuldür.
Bir diğerini kabul etmek ve onun değerlerine saygı duyarak haklarını ihlal etmemek..
Bunu uzun uzun anlatmamın çok fazla etkisinin olmadığını biliyorum..
Ancak son 7 yıllık deneyim bize çok şey öğretti.
Bir diğerinin var olduğu ve herkesin bir diğerinin haklarına saygı duyması gerektiğini.
Bütün bu felsefi anlatımların ardında ise çok kötü yönetildiğini düşündüğüm bir hayat var.
Basit günlük rahatsız edici bir yığın olay…
Birlikte yaşamayı beceremeyişimizin neden olduğu bir yığın saçma sapan durum.
Yolların bir yerden bir yere gitmemiz için yapıldığını ve ulaşım hakkımızı bu yollar açık olursa kullanabileceğimizi hiç düşündünüz mü?
Yani yol var ama araba parkına dönüşmüşse sizin ulaşım hakkınız birileri tarafından engellenmiş olur. Hepimizin bilmesine karşın düşüncesizce ihlal edilen bu durum bakın nasıl içinden çıkılmaz ve herkesi rahatsız eden bir sonuç yaratıyor.
Telefonda her zaman ki çelebi ve sakin ses tonu ile bir cadde hikayesi anlatıyor arkadaşım…
Hastane önü… İnsanlar hastaneye ya hasta getiriyorlar yada hasta ziyaretine diyor… Arabalarını cadde üstüne park ediyorlar…Cadde üzerinde bir de otobüs durağı var…
Cadde daracık… İki araç usta sürücü çabası ile yürüyebiliyor.
Arabalar park edilince tek şerit’e düşüyor…Otobüs durunca trafik de duruyor..Trafik durunca direksiyon başında ki insan ulaşım hakkına saldırıldığını düşünüyor ve basıyor kornaya.
Hayır daha bitmedi…
İşin içinde trafik polisleri de var…
Bu içinden çıkılamaz ve üstesinden gelemediğimiz durum sadece gündüz olmuyor… Gece de böyle…
İnanılmaz ama orada yaşayan arkadaşımın sesi hala sakin ve çelebi…
Anlatıyor…Ben işe gitmek için sabah erken den evden ayrılıyorum…Gece eve geç saatte dönüyorum…Günlük patırtının farkında olmuyorum pek ama gece üstelik herkes için geç sayılacak saatlerde yaşadığımız trafik karmaşası hepimizi çok geriyor ve rahatsız ediyor.lütfen bu konuyu yazar mısın.? diyor…
Konu açıkça şu…
Taraflar…: Caddeye….Hastanenin önüne…Hastanenin önünde ki otobüs durağına park edenler….
Sıkışan trafiğin açılması için kornasına basmaktan başka çare göremeyenler…
Ve işte burası çok garip… Aracının içinden yüksek sesle bağırarak park etmiş araçların sahiplerini araçlarını yoldan almaya davet eden Trafik polisleri…
Her gün hemen her yerde karşılaştığımız ve kendi kendimize yarattığımız bir saçmalık…
Gecenin ilerlemiş saatinde ve bir büyük hastane önünde olunca demokrasi sorunu haline geliyor.
Kimin kime saygı göstererek çözeceğini tartışmadan çözelim bu sorunu… Araçlarımızı daracık caddelere park etmeyelim…
Hastane girişlerinde bulunan otobüs duraklarına park etmekten vazgeçelim… Trafik sıkışıklığını kornamıza basarak çözebileceğimizi düşünmeyelim…
Trafik polisleri sesi sonuna kadar açılmış hoparlörlerden bağırarak bu anlamsız durumu daha saçma hale getirmesinler.
Eski SSK yeni Atatürk hastanesi girişinde her gün ve her gece yaşanan bu durum artık yaşanmasın…
Aracımızın kornasını trafik açıcı bir obje olarak görmeyelim…
En az 3 trafik kuralını ihlal eden araç sahipleri güzel sesli polislerimiz tarafından gece yarıları araçlarının başına davet edilmesin…
Herkes bir diğerinin yaşam hakkına saygı göstersin…
Kuralların uygulanmasını sağlayacak devlet görevlileri de görevlerini yapsın.
Hadi hepimiz bu basit ama anlamlı demokratik davranışı gösterelim.
Bir birimizin haklarına tecavüz etmeyelim…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder