KÖŞE TAŞI REHA İLHAN
KARANLIK SOKAĞIN AYDINLIK YÜZÜ
Hiç kimseye şunu yap bunu yap demeyen yazılar.
Şehir dediğimiz şeyin alt tarafı nedir ki?….!
Hiç birimize bir şey ifade etmeyen bu soru üzerinde durmalıyız.
Çünkü sosyal insan yaşadığı yerle özdeşleşmiştir.
Bana nerede yaşadığını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.
Yada…Aslan yattığı , yaşadığı yerden bilinir.
Yani şehrinizi soruyorum size.
Üzerinde yaşadığınız topraktan söz ediyorum.
İyi de şehir dediğimiz şey yaşadığımız yerin altında kalmışsa , şehrimiz dediğimiz şey aslında üst tarafta gördüklerimiz değilse.
Üst tarafta Dubai varsa..Üst tarafta gelen giden beceriksizlerin döküntüleri varsa.
Şehir dediğimiz şey toprağın altındaysa.
Üstelik de biz bunun ayırdında değilsek.
İşte bu kötü.
Antalya kimlikli , hem de fena halde kimlikli bir şehir.
Zaten 3000 yıllık geçmişi olan bir şehrin kimliğinin olmaması mümkün mü?
Antalya’nın hayallerinizde bile olmayan bir kimliği var.
Pagan dönemi Antalya’sı , Dünya kültür miraslarının ilk onuna girer.
Roma dönemi Antalya’sı Avrupa’ya parmak ısırtır.
Selçuklu döneminin seyrine doyum olmaz.
Osmanlı dönemi yaşanılası bir şehir sunar bize.
Cumhuriyet dönemi Antalya’sı kötü ellerde çok hırpalanmış..
Roma döneminde korsanların yıkamadığı eserler 1940’lar dan sonra yıkılmış.
Sonra….sonra üzerinin örtülmesi dönemi gelmiş.
Şaka filan değil gerçekten de şehrin üzeri örtülmüş..
Daha geçen günlerde bir gün Doğu garajı dediğimiz yerde ki eski Antalya’nın üstü bir kez daha örtüldü.
Ya Kale içi … Osmanlıdan buyana gördüğümüz şehir , tek başına Antalya değil.
Görünenin altında başka Antalya var.
Karanlık sokağın gizemi de burada zaten.
Karanlıkta kalan bir şeyler var orada.
Muhteşem bir yapının taşıyıcıları görünüyor çöplüğün ortasında.
Bildiğiniz çöplük.
Her türlü atığın bulunduğu bu yer de tanımı yapılmamış üstü örtülmemiş , ama unutulmaya terk edilmiş görkemli bir yapı var.
Etrafı tellerle çevrili bu kazı alanının neden on yıllardır böyle olduğunu Antalya merak etmezse kimse de bunun hesabını vermez.
Karanlık sokağın biraz kuzeyine, biraz batısına yürürseniz , Antalya’nın ilk anfitiyatrosunu bulabilirsiniz..
Ya da Büyük şehir belediye başkanının makam odasının balkonundan kuzey batıya baktığınızda şehrin stadyumunu görebilirsiniz.
Hadi gözlerinizi kapatıp benimle birlikte hayal edin.
Güçlü bir komutansınız.Dönemin imparatoru.
Siz geliyorsunuz diye şehir süslenmiş.Sizin adınıza görkemli bir kapı inşa edilmiş.
İnsanlar şehir girişinde birikmiş sizi bekliyor.
Üç kapılardan şehre giriyorsunuz , iki tarafı aslanlarla ve imparatorluk ailesinin heykelleri ile süslü sütunlu bir yolda yürüyorsunuz.
Karşınıza görkemli bir saray çıkıyor. Saray’ın biraz batısında şehrin anfitiyatrosu.
İleride falezlerin üzerinde Akdeniz’i ve Toros dağlarını seyredeceğiniz Hıdırlık kulesi.
Kuleden doğuya baktığınızda şehrin stadyumunu görüyorsunuz.
Şimdi soruyorum size.
Siz bu Antalya’da mı yoksa gökdelen kuleleri olan Antalya’da mı yaşamak istiyorsunuz.?
İşte bütün mesele bu…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder